Obezite Nedir? Nasıl Tedavi Edilir? başlıklı yazımızda konuya dair detayları inceleyeceğiz. Obezite genellikle çok fazla vücut kütlesine sahip olmak olarak tanımlanır. Vücut Kitle İndeksi (BMI)’nin 30 veya daha yüksek olması yetişkinlerde obezite için olağan ölçüttür. Vücut Kitle İndeksinin 40 veya daha yüksek olması şiddetli (eski adıyla "morbid") obezite olarak kabul edilir. Çocukluk çağı obezitesi büyüme çizelgelerine göre ölçülür.
Obezite, aşırı vücut yağına ve bazen de sağlığın bozulmasına yol açan çeşitli nedenleri olan karmaşık, kronik bir hastalıktır. Vücut yağının kendisi elbette bir hastalık değildir ancak vücutta çok fazla yağ olduğunda, bu durum vücudun çalışma şeklini değiştirebilir. Bu değişiklikler ilerleyicidir, zaman içinde kötüleşebilir ve olumsuz sağlık etkilerine yol açabilir.
İyi haber şu ki, vücuttaki fazla yağın bir kısmını kaybederek sağlık riskleri iyileştirilebilir. Kilodaki küçük değişiklikler bile sağlık üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir. Her kilo verme yöntemi herkes için işe yaramaz. Çoğu insan birden fazla kez kilo vermeyi denemiştir ve mevcut kiloyu korumak da en az ilk etapta kilo vermek kadar önemlidir.
Doktorlar genel nüfusta obeziteyi tanımlamak için genellikle Vücut Kitle İndeksini kullanır. Vücut Kitle İndeksi, ortalama vücut ağırlığını ortalama vücut boyuna göre ölçer. Bir genelleme olarak, sağlık hizmeti sağlayıcıları 30 veya daha yüksek bir Vücut Kitle İndeksini obezite ile ilişkilendirir. Vücut Kitle İndeksinin sınırlamaları olmasına rağmen, kolayca ölçülebilir bir göstergedir ve obeziteyle ilgili sağlık riskleri konusunda kişileri uyarmaya yardımcı olabilir.
Sınırlamalara örnek olarak, daha fazla kasa sahip olan ve yağ seviyeleri düşük olsa bile daha yüksek Vücut Kitle İndeksi puanlarına sahip olabilen vücut geliştiriciler ve sporcular verilebilir. "Normal" kiloda obezite sahibi olmak da mümkündür. Vücut ağırlığı ortalama düzeydeyse ancak vücut yağ oranı yüksekse, BMI değeri daha yüksek olan biriyle aynı sağlık risklerine sahip olunabilir.
Doktorlar, farklı insanların sağlıklarını etkilemeden önce ne kadar fazla kilo taşıyabilecekleri konusunda etnik farklılıklar da gözlemlemiştir. Örneğin, Asya kökenli insanların daha düşük BMI değerlerinde sağlık risklerine sahip olma ihtimali daha yüksektir ve siyahların daha yüksek BMI değerlerinde sağlık risklerine sahip olma ihtimali daha yüksektir.
Obeziteyi değerlendirmenin bir başka yolu da bel çevresini ölçmektir. Bel çevresinde daha fazla vücut yağı varsa kişi, istatistiki olarak obezite ile ilişkili hastalıklar açısından daha fazla risk altında demektir. Bel ölçüsü kadınlar için 90 santimetreden veya erkekler için 100 santimetreden fazla olduğunda risk önemli hale gelir.
Doktorlar obeziteyi ne kadar şiddetli olduğuna göre sınıflara ayırır. Bunu yapmak için ise Vücut Kitle İndeksini (BMI) kullanırlar. BMI değeri 25,0 ile 29,9 kg/m² arasındaysa kişiyi aşırı kilolu kategorisine koyarlar. Doktorların her bir kişi için hangi tedavilerin en iyi sonucu verebileceğini değerlendirmek amacıyla kullandıkları üç genel obezite sınıfı vardır. Bunlar şöyledir:
"Morbid obezite" sınıf III obezite için kullanılan eski bir terimdir. Tıp dilinde "morbidite", ilişkili sağlık riskleri anlamına gelir. Doktorlar sınıf III obeziteyi "morbid" olarak adlandırmışlardır. Bu obezitenin ilişkili sağlık sorunlarıyla birlikte görülme olasılığı yüksektir ancak olumsuz çağrışımları nedeniyle bu terimi kullanımdan kaldırılmıştır.
Doktorlar çocuklarda obeziteyi hesaplamak için de Vücut Kitle İndeksini (BMI) kullanır ancak bunu çocuğun yaşına ve belirlenen cinsiyetine göre hesaplarlar. BMI’si aynı kategorideki akranlarının %95'inden fazla olan 2 yaşından büyük bir çocuğa obezite teşhisi konulabilir. Farklı büyüme çizelgeleri, örnekledikleri popülasyona bağlı olarak biraz farklı BMI ortalamaları sunabilir.
Amerikalı yetişkinlerde obezite en son 2017-2018 yıllarında araştırılmıştır. Yaygınlık 1999-2000 yıllarında %30,5 iken 2017-2018 yıllarında %42,5'e yükselmiştir. Aynı dönemde, sınıf III obezite prevalansı neredeyse 2 katına çıkarak %4,7'den %9,2'ye yükselmiştir. Amerika'da 2017-2018 yılları arasında çocukluk çağı obezitesi %19,3'tür.
Dünya genelinde obezite son 50 yılda neredeyse 3 katına çıkmıştır. Bu artış özellikle yetersiz beslenmenin yaygın olduğu düşük gelirli ülkelerde dramatik olmuştur. Bu toplumlar artık besin değeri düşük, yüksek kalorili gıdalara daha fazla erişebilmektedir. Obezite artık bu ülkelerde yaygın olarak yetersiz beslenme ile birlikte görülmektedir.
Obezite vücudu birçok şekilde etkiler. Bazıları sadece daha fazla vücut yağına sahip olmanın mekanik etkileridir. Örneğin, vücuttaki ekstra ağırlık ile iskelet ve eklemler üzerindeki ekstra baskı arasında net bir çizgi çizilebilir. Kanda; diyabet, kalp hastalığı ve felç riskini artıran kimyasal değişiklikler gibi diğer etkiler hemen göze çarpmayabilir ve zor fark edilir.
Bazı etkiler hala tam olarak anlaşılamamıştır. Örneğin, obezite ile birlikte bazı kanserlerin görülme riski artmaktadır. Nedeni bilinmemekle birlikte böyle bir risk vardır. İstatistiki olarak, obezite tüm nedenlerden dolayı erken ölüm riskini artırır. Aynı şekilde, çalışmalar az miktarda kilo vererek (%5 ila %10) bile bu risklerin önemli ölçüde azaltılabileceğini göstermektedir.
Metabolizma, vücudun işlevlerini yerine getirmek için kalorileri enerjiye dönüştürme sürecidir. Vücut, kullanabileceğinden daha fazla kaloriye sahip olduğunda, ekstra kalorileri lipitlere dönüştürür ve bunları yağ dokusunda (vücut yağı) depolar. Lipidleri depolayacak doku kalmadığında, yağ hücrelerinin kendileri büyür. Büyüyen yağ hücreleri hormon ve diğer kimyasalları salgılayarak iltihabi bir tepki oluşturur.
Kronik enflamasyonun sağlık üzerinde birçok olumsuz etkisi vardır. Metabolizmayı etkilemesinin bir yolu da insülin direncine katkıda bulunmasıdır. Bu, vücudun artık kan şekeri ve kan lipit seviyelerini (kandaki şekerler ve yağlar) verimli bir şekilde düşürmek için insülin kullanamayacağı anlamına gelir. Yüksek kan şekeri ve kan yağları (kolesterol ve trigliseritler) da yüksek tansiyona katkıda bulunur.
Bu birleşik risk faktörleri birlikte metabolik sendrom olarak bilinir. Birlikte gruplandırılırlar çünkü hepsi birbirini güçlendirme eğilimindedir. Ayrıca daha fazla kilo alımını pekiştirir ve kilo vermeyi ve kilo kaybını sürdürmeyi de zorlaştırır. Metabolik sendrom obezitede ortak bir faktördür ve aşağıdakiler de dahil olmak üzere birçok ilgili hastalığa katkıda bulunur:
Aşırı vücut yağı solunum sisteminin organlarını sıkıştırabilir, kas-iskelet sistemi üzerinde stres ve baskı oluşturabilir ve aşağıdaki durumlara katkıda bulunur:
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ne göre, obeziteye sahip her 3 yetişkinden 1'inde artrit de bulunmaktadır. Çalışmalar, kilo alımındaki her 5 kg için diz artriti riskinin %36 oranında arttığını göstermiştir. İyi haber şu ki, egzersizle birlikte %10'luk bir kilo kaybı artrite bağlı ağrıları önemli ölçüde azaltabilir ve yaşam kalitesini artırabilir.
Obezite ayrıca dolaylı olarak aşağıdakilerle de ilişkilidir:
En temel düzeyde obezite, vücudun kullanabileceğinden daha fazla kalori tüketmesinden kaynaklanır. Buna birçok faktör katkıda bulunur. Bazı faktörler kişiye özeldir. Diğerleri ise ulusal, yerel ya da aile düzeyinde toplumun yapısında yerleşiktir. Bazı açılardan obezitenin önlenmesi, bu çoklu faktörlere karşı bilinçli bir şekilde çalışmayı gerektirir.
Kalori tüketimini artırabilecek faktörler şunlardır:
Harcanan kalori miktarını azaltabilecek faktörler şunlardır:
Doktor randevuda kişinin kilosunu, boyunu ve bel çevresini ölçecektir.
Daha da önemlisi, doktorlar kişinin tüm sağlık hikayesini bilmek isteyeceklerdir. Kişiye tıbbi geçmişi, kullandığı ilaçlar ve kilo değişiklikleri hakkında sorular soracaklardır. Ayrıca mevcut yeme, uyku ve egzersiz düzeni, stres faktörleri ve geçmişte herhangi bir kilo verme programının deneyip denenmediği hakkında da bilgi sahibi olmak isteyeceklerdir. Kişinin ailesinin sağlık geçmişi hakkında da sorular sorabilirler.
Ayrıca kişinin kalp atış hızını ve kan basıncını ölçerek ve kalbi ve akciğerlerini dinleyerek hayati fonksiyonlarını inceleyeceklerdir. Kan şekeri ve kolesterol seviyesini kontrol etmek ve hormon sorunlarını taramak için bazı kan testleri yapabilirler. Bu eksiksiz profili, obeziteyi ve sahip olunabilecek ilgili durumları teşhis etmek için kullanacaklardır.
Tüm sağlık profili bireysel tedavi planını belirleyecektir. Doktor önce en acil sağlık sorunlarını hedefleyecek, ardından daha uzun vadeli bir kilo verme planıyla devam edecektir. Bazen, ilaçları değiştirmek gibi acil bir etki için önerebilecekleri hızlı değişiklikler olabilir. Genel tedavi planı daha kademeli olacak ve muhtemelen birçok faktörü içerecektir. Herkes farklı olduğundan, hangi tedavilerin kişi için en uygun olduğunu bulmak biraz deneme yanılma gerektirebilir. Araştırmalar, doktor ve hasta aranızda sık ve kişisel iletişimin olduğu yoğun, ekip temelli programların insanların kilo vermesine ve bu kiloları korumasına yardımcı olma konusunda en başarılı programlar olduğunu defalarca göstermiştir.
Tedavi planı aşağıdakileri içerebilir:
Kilo vermek için kişisel olarak yapılması gereken diyet değişiklikleri kişiye özel olacaktır. Bazı insanlar porsiyon boyutlarını küçültmekten veya öğünler arasında atıştırmaktan fayda görebilir. Diğerleri içinse ne kadar yediklerinden ziyade ne yediklerini değiştirmek daha önemli olabilir. Neredeyse herkes daha fazla bitki yiyerek fayda sağlayabilir. Meyveler, sebzeler, tam tahıllar ve baklagiller yağ bakımından daha düşük, lif ve mikro besinler bakımından daha yüksek olma eğilimindedir. Bunlar daha besleyicidirler ve daha az kalori aldıktan sonra kişinin kendini daha tok ve tatmin olmuş hissetmesini sağlayabilirler.
Diyet ve egzersizin kilo verme ve kiloyu korumada önemli olduğunu herkes duymuştur ancak egzersiz, spor salonu üyeliği anlamına gelmek zorunda değildir. Sadece ılımlı bir tempoda yürümek kilo kaybı için en etkili egzersiz türlerinden biridir. Sağlık uzmanları haftada 5 gün sadece 30 dakika yürümeyi önermektedir. Öğle yemeğinde veya işten önce ya da sonra yapılacak günlük bir yürüyüş gerçek bir fark yaratabilir.
Danışmanlık, destek grupları ve bilişsel davranışçı terapi gibi yöntemler kilo verme yolculuğunu desteklemede rol oynayabilir. Bu yöntemler, olumlu değişiklikleri desteklemek için beyni yeniden yapılandırmaya yardımcı olabilir. Ayrıca stresi yönetmeye ve kişinin kendisine karşı çalışıyor olabilecek duygusal ve psikolojik faktörleri ele almaya yardımcı olabilirler. Kilo ve kilo verme çabaları bizi birçok düzeyde etkiler, bu nedenle insani açıdan olduğu kadar pratik açıdan da destek almak faydalı olabilir.
Doktor, diğer tedavilerle birlikte kullanılmak üzere ilaçlar önerebilir. İlaçlar kilo vermenin tüm çözümü değildir ancak başka bir açıdan ele alınmasına yardımcı olabilirler. Örneğin, iştah kesiciler beyinde açlığı etkileyen bazı yolları kesebilir. Bazı insanlar için bu bulmacanın küçük bir parçası olabilir ancak diğerleri için daha büyük bir anlam taşır.
Obezite tedavisi için kullanılan FDA onaylı yaygın ilaçlar şunlardır:
Kişiye sınıf III obezite teşhisi konduysa, bariatrik cerrahi onun için bir seçenek olabilir. Ameliyat, uzun vadeli, önemli kilo kaybı için ciddi ancak oldukça etkili bir çözümdür. Sadece zihni veya alışkanlıkları değil, kişinin biyolojisini de değiştirerek çalışır. Tüm bariatrik cerrahi prosedürleri sindirim sistemini bir şekilde değiştirir. Tüketilebilecek ve emilebilecek kalori miktarını kısıtlarlar. Ayrıca sindirim sisteminde metabolizmayı ve açlığı etkileyen hormonal faktörleri de değiştirirler.
Bariatrik cerrahi prosedürleri aşağıdakiler gibidir:
Obeziteyi önlemek, bir kez vücuda yerleştikten sonra tedavi etmekten daha kolaydır. Vücut yeni bir yüksek "ayar noktası" belirlediğinde, bunu kişinin yeni temel ağırlığı olarak kabul edecektir. Vücut, kilo verme niyetine rağmen aynı vücut kütlesini korumak için açlık sinyallerini ve enerji harcamalarını düzenlemeye çalışır.
Kişi kendinde veya çocuğunda son zamanlarda kilo alma eğilimi fark ettiyse veya ailesinde obezite geçmişi varsa, daha sonra değil daha erken müdahale etmek için adımlar atmalıdır. Alışkanlıkları incelemek ve şimdi makul değişiklikler yapmak, gelecekteki obezite ve kilo verme mücadelelerini önlemeye yardımcı olabilir.
Örneğin:
Obezite kişiyi bazı olumsuz sağlık koşulları açısından risk altına sokar. Bu, şu anda bu koşullara sahip olunduğu ve onlar hakkında hiçbir şey yapılamayacağı anlamına da gelmez. Riskler endişelenmeye değer ancak aynı zamanda geri döndürülebilir veya yönetilebilirdirler. Doktor, kilo vererek bu riskleri azaltması için kişiyi teşvik edecektir. Bu zor olsa da yapılabilir.
Unutulmamalıdır ki sadece %5 ila %10 kilo kaybı sağlık risklerini önemli ölçüde iyileştirebilir. Karaciğer yağlanması, metabolik sendrom ve diyabetin ilerlemesini yavaşlatabilir veya durdurabilir. Tıbbi rehberlikle, en az bu kadar ve muhtemelen çok daha fazla kilo kaybı sağlanabilir. Uzun vadeli bir tedavi planına bağlı kalmak kilo kaybını korumaya yardımcı olabilir.
Kişiler, obezitenin kişisel bir seçim ya da ahlaki bir başarısızlık olduğuna dair bir önyargıyla karşılaşmış olabilir. Obezite için tıbbi tavsiye arayanlar, muhtemelen obeziteyle kendi başına birkaç kez başa çıkmaya çalışmıştır.
İyi haber şu ki araştırmalar devam ettikçe, tıptaki atılımlar obezitenin tedavisi için yeni umutlar sunmaya devam ediyor. Kişinin kendisi için doğru formülü bulması biraz araştırma gerektirebilir ancak bir sağlık uzmanıyla beraber çalışarak sağlığını tekrar kendi ellerine alabilir. Biraz kilo vermek bile sağlığı neredeyse her düzeyde iyileştirebilir ve sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerinden ömür boyu fayda görülebilir.