Kalp Yetmezliği Nedir? Evreleri Nelerdir? Nasıl Tedavi Edilir? başlıklı makalemizde konuya dair bilgi edinebilirsiniz. Kalp yetmezliği, kalbin her zaman vücudun ihtiyaçlarını karşılayacak kadar iyi kan pompalayamadığı uzun dönemli bir hastalıktır. Tedavi; başlangıçta egzersiz ve ilaç tedavisini, kalp yetmezliği kötüleştiğinde ise olası cerrahi prosedürleri içerir. Hastalığın seyri, kişinin kendine ne kadar iyi baktığı da dahil olmak üzere bir dizi faktöre bağlıdır.
Kalp yetmezliği veya konjestif kalp yetmezliği, zamanla kötüleşen uzun vadeli bir hastalıktır. Hastalığın adından kalbin çalışmasının durmuş olduğu anlaşılabilse de kalp yetmezliği, kalbin olması gerektiği gibi kan pompalayamaması anlamına gelir. Kalp daha az pompalama gücüne sahip olduğunda, bu durum kişinin organlarına zarar verebilir ve ciğerlerinde sıvı birikimi görülebilir.
Yaklaşık 6 milyon Amerikalı kalp yetmezliği yaşamakta ve her yıl 870.000'den fazla kişiye kalp yetmezliği teşhisi konmaktadır. Kalp yetmezliği (konjestif kalp yetmezliği), 65 yaşından büyük kişilerde hastaneye yatışların önde gelen nedenlerinden biridir.
Kalp yetmezliğinin birçok nedeni vardır ancak hastalık genellikle aşağıdaki tiplere ayrılır:
Konjestif kalp yetmezliği kalbin kan hacmini kaldıramadığı durumdur. Konjestif kalp yetmezliği vücudun diğer bölgelerinde, en yaygın olarak da akciğerlerde ve alt ekstremitelerde (ayak/bacak) akümülasyona (birikime) neden olur.
Kalp yetmezliğinden kaynaklanan komplikasyonlardan bazıları şunlardır:
Kalp yetmezliği zamanla kötüleşen kronik bir durumdur. Kalp yetmezliğinin 4 evresi vardır (Evre A, B, C ve D). Evreler, "yüksek kalp yetmezliği geliştirme riski" ile "ileri kalp yetmezliği" arasında değişir.
Evre A: Evre A, kalp yetmezliği öncesi olarak kabul edilir. Evre A’da kişinin ailesinde kalp yetmezliği öyküsü olduğu veya aşağıdaki tıbbi durumlardan bir veya daha fazlasına sahip olduğu için kalp yetmezliği geliştirme riski yüksek demektir:
Evre B: Evre B, kalp yetmezliği öncesi olarak kabul edilir. Bu durum, doktorun sistolik sol ventrikül disfonksiyonu teşhisi koyduğu ancak hastada hiçbir zaman kalp yetmezliği semptomları görülmediği anlamına gelir. Evre B kalp yetmezliği olan çoğu insanda ejeksiyon fraksiyonunu (EF) %40 veya daha az gösteren bir ekokardiyogram (eko) vardır. Bu kategori, herhangi bir nedenle kalp yetmezliği olan ve EF'si (HF-rEF) azalmış kişileri içerir.
Evre C: Evre C kalp yetmezliği olan kişilerde kalp yetmezliği teşhisi vardır ve bu kişiler şu anda veya geçmişte bu durumun işaret ve semptomlarına sahiptirler. Kalp yetmezliğinin birçok olası semptomu vardır. En yaygın olanları şunlardır:
Evre D ve Azalmış EF: Evre D HF-rEF'si olan kişiler, tedavi ile iyileşmeyen ilerlemiş semptomlara sahiptir. Bu evre, kalp yetmezliğinin son aşamasıdır.
Başlıca kalp yetmezliği belirtileri aşağıdakilerdir:
Semptomların hafif olduğu veya hiç semptom gösterilmeyen zamanlar olabilir. Bu durum artık kalp yetmezliğinin olmadığı anlamına gelmez. Kalp yetmezliği belirtileri hafif ila şiddetli arasında değişebilir ve zaman zaman ortaya çıkıp kaybolabilir.
Ne yazık ki kalp yetmezliği genellikle zamanla kötüleşir. Kötüleştikçe, daha fazla veya farklı belirti ortaya çıkar. Yeni semptomları olan veya mevcut semptomları kötüleşenler bu durumu mutlaka doktoruna bildirmelidir.
Yaşlandıkça kalp yetmezliği riski değişmese de yaşlandıkça kalp yetmezliği yaşama olasılığı daha yüksektir.
Kalp kasına zarar veren birçok tıbbi durum kalp yetmezliğine neden olabilir. Yaygın olarak kalp yetmezliğine sebep olabilen hastalıklar şunlardır:
Kişide kalp yetmezliği olup olmadığını belirlemek için doktorun, kişinin belirtilerini ve tıbbi geçmişini bilmesi gerekir. Doktor, kalp yetmezliğini teşhis etmek amacıyla aşağıdaki gibi sorular sorabilir:
Doktor ayrıca hastaya fiziki muayene de yapacak ve kalp kasınızın zayıflamasına veya sertleşmesine neden olabilecek konjestif kalp yetmezliği ve kalp hastalığı belirtileri arayacaktır.
Ejeksiyon fraksiyonu (EF), durumun ciddiyetini ölçmenin bir yoludur. EF normalin altındaysa, kalp yetmezliği olduğu anlamına gelebilir. Ejeksiyon fraksiyonu doktora, sol veya sağ ventrikülün kan pompalamada ne kadar iyi bir iş çıkardığını söyler. Genellikle EF değeri, kalbin ana pompalama odası olduğu için sol ventrikülün ne kadar kan pompaladığı ile ilgilidir.
Birkaç non-invaziv test EF değerini ölçebilir. Bu bilgilerle doktor, hastanın nasıl tedavi edileceğine karar verebilir veya bir tedavinin olması gerektiği gibi çalışıp çalışmadığını anlayabilir.
Normal bir sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu (LVEF) %53 ila %70'tir. Örneğin, %65'lik bir LVEF, sol ventriküldeki toplam kan miktarının %65'inin her kalp atışında dışarı pompalandığı anlamına gelir. EF, kalbin durumuna ve tedavinin ne kadar iyi çalıştığına bağlı olarak artabilir ve azalabilir.
Kalp yetmezliğinizin ne kadar kötü durumda olduğunu ve buna neyin sebep olduğunu görmek için çeşitli testler vardır. Yaygın kullanılan testler şunlardır:
Tedavi, sahip olunan kalp yetmezliğinin türüne ve kısmen buna neyin sebep olduğuna bağlıdır. İlaçlar ve yaşam tarzı davranışlarında yapılacak değişiklikler her tedavi planının bir parçasıdır. Doktor, hasta için en iyi tedavi planı hakkında onunla konuşacaktır. Tedavinin şekli, cinsiyetten bağımsız olarak erkekler ve kadınlar için aynıdır.
Kalp yetmezliği kötüleştikçe, kalp kası organlara daha az kan pompalar ve kalp yetmezliğinin bir sonraki aşamasına geçilir. Kalp yetmezliği evrelerinde geriye doğru gidiş mümkün olmadığı için tedavinin amacı, hastayı bu evrelerde ilerlemekten alıkoymak veya kalp yetmezliğinizin ilerlemesini yavaşlatmaktır.
Evre A kalp yetmezliği olan kişiler için olağan tedavi planı şu şekildedir:
Evre B kalp yetmezliği olan kişiler için olağan tedavi planı şu şekildedir:
Evre C HF-rEF'li kişiler için olağan tedavi planı şu şekildedir:
Tedavi semptomların iyileşmesine veya durmasına neden olursa, Evre D'ye ilerlemeyi yavaşlatmak için tedaviye devam edilmesi gerekir.
Evre D kalp yetmezliği olan kişiler için olağan tedavi planı, Evre A, B ve C'de listelenen tedavileri içerir. Ek olarak, aşağıdakiler başta olmak üzere daha gelişmiş tedavi seçeneklerinin değerlendirilmesi gerekir:
Evre C ve Evre D kalp yetmezliği ve korunmuş EF (HF-pEF) olan kişiler için tedavi şu şekildedir:
Hastaların aşağıdakiler gibi diğer sağlık durumlarını yönetmesi de çok önemlidir:
Bazı hastalıkların kalp yetmezliğine benzer işaret ve semptomları vardır. Yeni veya kötüleşen semptomları olanlar bu durumu doktoruna bildirmelidir.
Yaş, aile öyküsü veya ırk gibi bazı risk faktörleri kontrol edilemese de kişinin kalp yetmezliğini önleme konusunda yapacağı en iyi şey yaşam tarzını değiştirmektir. Yapılabilecek şeyler aşağıdakiler gibidir:
Konjestif kalp yetmezliği, doğru bakım sağlanırsa zevk alınan şeyleri yapmaya engel teşkil etmez. Hastalığın seyri büyük oranda aşağıdakilere bağlıdır.
Bir çalışma, kalp yetmezliği olan kişilerin kalp yetmezliği olmayanlara göre 10 yıl daha kısa bir yaşam süresine sahip olduğunu söylüyor. Başka bir çalışma, kronik kalp yetmezliği olan kişilerin hayatta kalma oranlarının ilk yılda %80 ila %90 olduğunu, ancak bunun beşinci yılda %50 ila %60'a ve 10 yılda %30'a düştüğünü gösteriyor
Farklı bir çalışma da ise kalp yetmezliği olan ve hastaneden taburcu edilen kişilerin, yaş ve cinsiyet gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak 3 ila 20 yıl arasında değişen yaşam sürelerine sahip olduğu tespit edilmiş durumda. Tüm bunların yanı sıra hastalığın seyri değerlendirilirken hastanın özel durumuna bakmak önemlidir.
Doğru bakım ve tedavi planı ile birçok yetişkin, kalp yetmezliği aktivitelerini sınırlasa da hayattan keyif almaya devam edebilir. Hastanın kendini ne kadar iyi hissettiği aşağıdakilere bağlıdır:
Hasta, aşağıdakileri yaparak kendine bakmalıdır.
Kalp yetmezliği olanlar, kalp sağlıklarını iyileştirmek için çeşitli adımlar atabilir. Hasta ilaçlarını kendisine önerilen şekilde almalı, düşük sodyumlu bir beslenme düzenine geçmeli, fiziksel olarak aktif olmalı, kilosundaki ani değişiklikleri fark etmeli, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemeli, takip randevuları ihmal etmemeli ve semptomlarını takip etmelidir. Kullanılan ilaçlar, yaşam tarzı değişiklikleri veya tedavi planının diğer bölümleri hakkında soruları veya endişeleri olanlar bir doktorla görüşmelidir.