Obezite teşhisi konulan kişi için kilo vermede başarılı sonuçlar veren en önemli yöntem cerrahidir. Obezite, tüm dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde önemli bir sorun haline gelmiştir. Bugün ABD’de 15 yaş üstü nüfusta; kadınların %45’i, erkeklerin %35’inin vücut kitle indeksi obez değer aralığındadır.
Ülkemizde obezite verilerine bakıldığında ortaya çıkan durumun da iç açıcı olmadığı görülür. Obezite verilerinde; kadınlarda oranının %35, erkeklerde ise %10 civarındadır.
Çocuk nüfusunda obezite oranının artış göstermesi, sorunun önemini daha da artırmaktadır. Yapılan çalışmalar; obez genç erişkinlerin, normal kilodaki genç erişkinlerden %20 oranında daha kısa bir hayat süresine sahip olduğunu gösterir.
Obezite yaşayan birçok kişide beraberinde başka hastalıklar da görülür. Bu hastalıklar şunlardır:
Obezite tanısında en yaygın kullanılan yöntem, vücut kitle indeksidir. Vücut kitle indeksi (VKİ) şu şekilde hesaplanır:
Vücut kitle indeksi, 30’un üzerindeyse kişi, obez, 40 ve üzerindeyse morbid obes (ölümcül şişmanlık) grubuna girer.
Obezite teşhisi konulan kişi için kilo vermede başarılı sonuçlar veren en önemli yöntem cerrahidir.
Vücut kitle indesi 30’un üzerindeyse kişi, obez olarak tanımlanır. Kırk ve üzerindeyse kişi morbid obes (ölümcül şişmanlık) grubuna girer. 1991 yılında Amerika Sağlık Enstitüsü'nün bu ameliyatları önerdiği kişiler şunlardır.
Obezite ameliyatlarıyla başarılı sonuçlar elde edilir. Kalıcı kilo vermenin en etkili yolu cerrahi müdahaledir.
Obezite ameliyatları ile beraberinde ortaya çıkan hastalıklar üzerinde %90’a varan oralarda düzelme sağlanır. Obezite ameliyatlarıyla ulaşılan başarı sayesinde, kişinin hayat kalitesi kalıcı olarak artar. Kişinin kendine olan güveni ve kendini beğenme duygularında artış yaşanır.
Obezitede cerrahi müdahale tek başına kilo kaybı için yeterli olmaz. Kişinin bu değişime aktif katılımı sağlanmalıdır. Yeme alışkanlığında değişikliğe gidilmesi, egzersiz planının oluşturulması, doktor takiplerine katılım sağlanması gibi düzenlemelere uyulması gerekir.
Obezite ameliyatı sonrası bazı komplikasyonların ve sorunların olabileceği unutulmamalıdır. Ameliyat sonrası oluşabilecek komplikasyonlar şunlar olabilir:
Yaşanan bu sorunlardan bant çıkarılması, vitamin, minerallerin kullanılması, estetik girişimler ve psikolojik desteklerle çözüm sağlanabilmektedir.
Obezite ameliyatlarında diğer birçok cerrahi işlemde olduğu gibi ölüm riski oranı sıfır değildir ancak bu oran hiçbir zaman %1 seviyesini aşmamaktadır. Bazı ameliyatlardaki ölüm oranları ise şöyledir:
Obezite ameliyatları, mide ve bağırsak sisteminin çalışmasına etki eder. Bu ameliyatlar, kişinin aldığı besin miktarını kısıtlar veya yiyeceklerin emilimini azaltır.
Obezite ameliyatlarının iki ana tipi vardır. Bunlar, tam olarak kısıtlayıcı sistemler ve kısıtlayıcı ve emilimi önleyici girişimlerdir.
Tam olarak kısıtlayıcı sistemler, mide hacmini düşürürler. En bilinen iki tipi şunlardır:
Kısıtlayıcı ve emilimi önleyici girişimler hem mide hacmini düşürür hem de yiyeceklerin emilimini azaltırlar. Bu yöntemler şunlardır:
Obezite ameliyatlarında, her tekniğin avantaj ve dezavantajları vardır. Genellikle karar, ameliyatı yapacak ekip ve hastayla alınır. Alınan karar sonrası ise hazırlık sürecine geçilir.
Obezite ameliyatlarında hazırlık aşaması ameliyatın başarısı ve hasta için önem taşır.
Ameliyat öncesi hazırlığın önemli kısmı karar verme aşamasıdır. Bu sürece hastanın katılımı da gerekir. Karar alınırken hasta yetişkin olsa da ailenin hastanın yanında bulunması ve katılması önemlidir.
Ameliyat öncesi hazırlık sürecinin bir adımı da hastadan bazı kan, röntgen tetkiklerinin istenmesidir. Gerekli hastalara solunum, kalp değerlendirmesi de yaptırılabilir. Son olarak anestezi değerlendirmesiyle süreç tamamlanır.
Obezite ameliyatları öncesinde hazırlık sürecine son derece önem verilir. Bu süreci önemli kılan sebepler şunlardır:
Ameliyat öncesinde mevcut alışkanlıkların değiştirilmesi, ameliyat sonrasındaki başarıda etkilidir.
Obezite ameliyatları, genel anestezi altında açık ya da laparoskopik (kapalı) olarak yapılır.
Obezite ameliyatında kullanılan laparoskopik teknik avantajları şunlardır:
Ancak bazı vakalarda ameliyatın güçlüğü ve hasta güvenliği gibi nedenlerle açık ameliyatlar yapılabilir. Ameliyat için hastanede yatış süresi 1 ile 10 gündür. Bu sürede hastanın genel durumu, bazı komplikasyonlar nedeniyle uzayabilir. Bazı acil durumlar ya da komplikasyonlar sonucu acil cerrahi girişim gerekebilir.
Obezite cerrahisinde bulunan ameliyat çeşitleri; ayarlanabilir mide bandı, tüp mide ameliyatı, mide by pass ameliyatıdır.
Mide girişine, içi balon şeklinde şişirilebilir bir silikon bant yerleştirilir. Bu bandın uç kısmında port (hazne) denilen bandın şişirilmesini sağlayan bir yapı bulunur. Bu yapı, cilt altına yerleştirilir. Port yardımıyla bant şişirilir ya da indirilir. Bu yöntemin temel özelliği kişinin yemesini kısıtlamasıdır.
Beklenen kilo kaybı, mevcut fazla kiloların %40-60’dır. Mide kelepçesi ameliyatlarında ortalama ameliyat süresi 1-2 saattir. Ameliyata bağlı ölüm risk oranı %0,1’dir. Ameliyat sonrası hastanede kalış süresi 1-2 gündür.
Mide kelepçesi ameliyatı sonrası bazı komplikasyonlar oluşabilir. Bunlar:
Bu komplikasyonlar oluştuğunda bandın çıkarılması yeni bir cerrahiyi gerektirir.
Tüp mide cerrahisinde, midenin uzunlamasına olarak üçte ikisi çıkartılır. Bu yöntemle midenin giriş ve orta kısmı ince uzun bir tüp şekline getirilir. Bu müdahale hem yemek miktarını kısıtlar hem de yiyeceklerin daha hızlı on iki parmak bağırsağına geçişini sağlar. Bir başka avantajı; midenin çıkartılan parçasından salgılandığı bilinen iştahı hormonel olarak tanımlanan (ghrelin) düzeyini düşürmesidir.
Tüp mide ameliyatında beklenen kilo kaybı, fazla kiloların %45-65’idir. Ameliyatın ortalama süresi 2 saattir. Ameliyat sonrası hastanede kalış süresi 3-8 gün arasında değişir. Ameliyata bağlı ölüm risk oranı %0,2’dir
Tüp mide ameliyatı sonrası bazı komplikasyonlar oluşabilir. Bunlar:
Mide by pass ameliyatında, midede küçük bir cep yaratılır ve bu bölünen alana ince barsak bağlanır. Böylece hem hastanın yedikleri kısıtlanır hem de midenin diğer kısmı on iki parmak bağırsağı ve pancreas by pass yiyeceklerin emilimi azaltılır. Geride kalan mide, sağlıklı olarak yerinde korunur. Bu yöntem, bilinen en başarılı yöntemdir. Ancak çok sayıda dikişi içermesi nedeniyle daha karmaşık ve riski daha yüksek bir girişimdir.
Mide by pass ameliyatı sonrası beklenen kilo kaybı, fazla kiloların %70-75’idir. Ameliyatın ortalama süresi 2-3 saattir. Ameliyatın ölüm risk oranı %0,2’dir. Ameliyat sonrası hastanede kalış süresi 4-8 gün arasında değişir.
Mide by pass ameliyatı sonrası bazı komplikasyonlar oluşabilir. Bunlar:
Mide by pass ameliyatı sonrasında, hastaya hayat boyu vitamin ve mineral desteği sağlanmalıdır.
Tüm ameliyatlarda olduğu gibi bu cerrahi sonrası da ağrı beklenilen bir durumdur. Ağrıları önlemek amaçlı ameliyat sonrası hastaya yeterli ölçüde ağrı kesici verilir.
Obezite ameliyatı sonrası ilk 1-2 hafta birçok hastada kilo kaybı hızlıdır ancak daha sonra yavaşlar. En yüksek kilo kayıpları, genellikle ile 12-18'inci aylarda olur. Obezitenin beraberinde getirdiği yandaş hastalıklar da yine bu dönemde ortadan kaybolur.
Ameliyat sonrasında yeme alışkanlığınız daha öncekinden farklı olacaktır. Genellikle önce sıvı gıdalarla başlanır. Sonrasında yumuşak gıdalarla devam edilir. İzleyen süreçte yavaş yavaş normal gıdalara dönülür. İyileşme sürecinde kusma, ağrı gibi istenilmeyen durumların oluşmaması adına önerilen diyet tavsiyelerine uymak son derece önemlidir.
Diyet uygulanmasında dikkat edilmesi gereken detaylar şunlardır:
Ameliyat sonrası oluşturulan yeni yeme alışkanlığına zamanla alışılır. Yeni düzen, yeme seçeneklerini kısıtlayabilecek ancak sosyal yaşamınızda engel oluşturmayacaktır.
Obezitede cerrahi müdahale sonrası yeni beslenme ve yaşam düzeni oluşturulmalıdır. Bu düzenin sonrasında devam ettirilmesi de büyük önem taşır. Cerrahiyle elde edilen başarının devamı ve kişinin hayat kalitesinin yaşam boyu sürebilmesi düzenin devam ettirilmesiyle mümkündür.
Obezite ameliyatı sonrasında devam edilmesi istenenler şunlardır:
Özellikle kontrollerin düzenli şekilde devamı istenir. Bunun nedeni, kontroller sayesinde kişinin obezite ameliyatı sonrasında oluşabilecek birçok faktörün kontrol altında tutulması ve oluşabilme ihtimalinin önüne geçilmesidir.
Düzenli kontrollerle amaçlanan şunlardır:
Yapılan tüm adımlara rağmen kişinin istediği kilo kaybına ulaşamadığı durumlar yaşanabilir. Bu gibi durumlarda yeniden diyetisyen ve psikolog uzmanın kontrolleriyle fiziksel değerlendirme sağlanır. Bazen de ikinci kez cerrahi müdahale gerekebilir.
Bu ameliyatlar sonrası hamilelik mümkündür. Bu durumda düzenli beslenme desteği ve takibi gerekir ancak bir önlem olarak kilo sabitleninceye kadar hamilelik için beklenilmesi tavsiye edilir.
Obezite ameliyatlarının hangi koşullarda SGK kapsamına girdiği merak edilen konulardan biridir. Bu ameliyatların hasta için gerekli olduğuna dair bir kurul raporu alınması durumunda SGK ödeme yapmaktadır ancak bazı koşullarda SGK, hastadan ek ücret talep edilebilmektedir.