Çölyak Hastalığı Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nasıl Tedavi Edilir? başlıklı yazımızda konuya dair detayları paylaşacağız. Çölyak hastalığı, vücutta gluten proteinine karşı bir reaksiyona neden olan kalıtsal bir otoimmün bozukluktur. Çölyak hastalığı, buğday ve diğer tahıllarda bulunan bir protein olan glüteni tüketildiğinde sindirim sisteminde sorunlara neden olur. Bu durum, normal bir gıda intoleransından daha ciddidir. Çölyak hastalığı bağışıklık sisteminin ince bağırsaktaki glütene saldırmasına neden olur. Bu saldırı ince bağırsağa zarar verir ve düzgün çalışmasını engeller.
Çölyak hastalığı, vücutta gluten proteinine karşı bir reaksiyona neden olan kalıtsal bir otoimmün bozukluktur. Sindirim sistemindeki glüten, bağışıklık sisteminin ona karşı antikor üretmesini tetikler. Bu antikorlar ince bağırsağın iç yüzeyine (mukoza) zarar verir. İnce bağırsaktaki mukozanın hasar görmesi, bağırsakların yiyeceklerdeki besinleri emme yeteneğini bozarak beslenme yetersizliklerine neden olur.
Gluten tahıllarda; özellikle de buğday, arpa ve çavdarda bulunan bir proteindir. Bu tahıllar, özellikle de buğday, ekmek ve tahıllardan makarna ve unlu mamullere kadar standart bir batı tipi beslenme düzenin temel gıdalarının çoğunu oluşturur. Bunun yanı sıra, glüten genellikle soslar, çorbalar ve paketlenmiş gıdalar gibi içinde bulunmasının tahmin edilemeyeceği gıda ürünlerinde bir katkı maddesi olarak görünür. Bira genellikle arpa veya çavdardan yapılır.
Çölyak hastalığı ince bağırsağı etkiler. Burası, glüten gibi proteinler de dahil olmak üzere yiyeceklerdeki besinlerin çoğunun emildiği yerdir. Kişide çölyak hastalığı olduğunda, ince bağırsaktaki glüten bir bağışıklık tepkisini tetikler. Bağışıklık sistemi, glüten moleküllerini yok etmek için enflamatuar hücreler ve antikorlar gönderir. Bu hücreler ince bağırsağı kaplayan mukoza zarına zarar verir.
İnce bağırsağı kaplayan mukoza çok büyüktür ancak birçok kıvrıma ve villus adı verilen parmak benzeri çıkıntılara ayrılmıştır. Eğer bağırsağın tamamı açık hale getirilse, bir tenis kortunu kaplar. Kıvrımlar ve çıkıntılar, sindirim sırasında mümkün olduğunca çok besinin emilebilmesi için yüzey alanını arttırır. Çölyak hastalığının tetiklediği bağışıklık hücreleri bu çıkıntıları aşındırıp düzleştirerek yüzey alanını azaltır.
İnce bağırsaktaki hasar ciddi sonuçlar doğurabilir. İnce bağırsak yiyeceklerdeki besinleri mukoza yoluyla emer. Mukoza hasar görürse, besinleri olması gerektiği gibi ememez. Buna malabsorpsiyon denir. Malabsorpsiyon, yetersiz beslenmeye ve farklı besin maddelerinin eksikliğinden kaynaklanan birçok başka duruma yol açabilir. Çocuklarda büyüme ve gelişmenin durmasına neden olabilir.
Çölyak hastalığı en yaygın olarak Kuzey Avrupa kökenli kişilerde görülür. Avrupa ve Kuzey Amerika nüfusunun %1'ini etkilediği tahmin edilmektedir. Kişinin ebeveyninde veya çocuğu gibi birinci dereceden bir akrabasında bu hastalık varsa, onun da bu hastalığa yakalanma olasılığı %10'dur. Çölyak hastalığı teşhisi konan kişilerin yaklaşık %97'sinde bu hastalıkla ilişkili tanınabilir bir gen mutasyonu (HLA-DQ2 veya HLA-DQ8) bulunmaktadır.
Çölyak hastalığı, Down Sendromu gibi bazı kalıtsal kromozom bozuklukları olan kişilerde daha yaygındır. Ayrıca diğer bazı otoimmün hastalıkları olan kişilerde de normalde daha yaygın olarak görülür. Bu hastalıklar genellikle ortak genleri paylaşır ve aynı zamanda birbirlerini tetikleme yoluna sahiptirler. Diğer otoimmün hastalıklar gibi çölyak hastalığı da kadınlarda daha yaygındır. Bu oran en az 2’ye 1 şeklindedir.
Aşağıdaki durumlarda kişinin çölyak hastalığına yakalanma olasılığı daha yüksektir:
Çölyak hastalığı gibi birçok otoimmün hastalık en azından kısmen kalıtsaldır. Bu, aile soyundan geçen belirli bir gen mutasyonunun kişiyi bu hastalığa yakalanmaya daha yatkın hale getirdiği anlamına gelir. Gen mutasyonuna sahip olan herkes hastalığa yakalanmaz ve hastalığa yakalanan herkes de bilinen bu genlerden birine sahip değildir. Hastalığın tetiklenmesinde başka faktörler de rol oynuyor gibi görünmektedir.
Bir teori, bağışıklık sisteminin onu aşırı zorlayan bir tür önemli fiziksel stres tarafından tetiklendiği yönündedir. Doktorlar hastalığın genellikle ameliyat, hastalık veya hamilelik gibi fiziksel bir olaydan veya ciddi bir duygusal olaydan sonra ortaya çıktığını gözlemlemiştir. Bir başka teori de bağırsaklarda yaşayan mikroorganizmaların işin içinde olduğudur. Bu teorileri keşfetmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Çölyak hastalığı, kişi glüten yemeye başladıktan sonra herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir. Doktorlar, hastalığın en sık iki farklı yaş aralığında ortaya çıktığını görmektedir. Bunlar; 8 ila 12 aylık arasındaki erken çocukluk dönemi ve 40 ila 60 yaşları arasında orta yaş dönemidir. Erken çocukluk dönemi, tipik olarak çocukların içinde glüten bulunan bisküviler veya tahıllar içerebilen katı gıdalar yemeye başladığı dönemdir.
Çölyak hastalığının belirtileri insanlar arasında büyük farklılıklar gösterir ve bu da hastalığın fark edilmesini zorlaştırabilir. Bazı insanlar hiçbir belirti fark etmez. Bazıları glüten yedikten sonra hazımsızlık ve diğer gastrointestinal semptomlar yaşar. Bazılarında ise gerçek hasar oluştuktan sonra, beslenme eksikliğine dair belirsiz belirtiler ortaya çıkar. Bu kişilerde ilk olarak anemi belirtileri baş gösterebilir.
Çölyak hastalığına sahip olan kişi aşağıdaki belirtilere sahip olabilir:
Çölyak hastalığı olan kişilerin yaklaşık %15'inde yan etki olarak bu kronik cilt rahatsızlığı gelişir. "Gluten döküntüsü" veya "çölyak döküntüsü" olarak da adlandırılan bu duruma, çölyak hastalığında ince bağırsağa zarar veren aynı gluten antikorları neden olur. Dermatitis herpetiformis, yumru veya kabarcık kümeleri gibi görünen kaşıntılı bir döküntü olarak kendini gösterir. Tipik olarak dirsekleri, dizleri, kalçaları veya kafa derisini etkiler.
Kişi, gluten yedikten sonra gastrointestinal semptomlar yaşıyorsa çölyak hastalığı olduğundan şüphelenilebilir. Birçok insan beslenme düzenlerinde glüten veya buğday ürünlerine karşı bir hassasiyete sahip gibi görünmektedir. Gıda intoleransları yemek yedikten sonra rahatsız edici semptomlara neden olabilir ancak bağırsaklara çölyak hastalığı gibi zarar vermezler. Çölyak hastalığını teşhis etmek için doktorlar bu hasarın kanıtlarını arayacaklardır.
Glutensiz bir beslenme düzeni denemeden önce çölyak hastalığı için test yaptırmak önemlidir. Böylece testler, glutenin vücudu gerçekte nasıl etkilediğini ortaya çıkarabilir. Glutenden kaçınmaya başlandığında bağırsaklar iyileşmeye başlayacaktır. İyileşme iyidir ancak çölyak hastalığının kanıtlarını siler. İleride ne tür bir bakıma ihtiyaç duyulabileceğini bilmek için hem kişi hem de doktoru bu hastalığa sahip olup olunmadığını kesin olarak bilmelidir.
Doktorlar, çölyak hastalığı için iki test yöntemi kullanır. Teşhisi doğrulamak için her ikisini birlikte kullanmayı tercih ederler. İlk yöntem kan testidir. Doktorlar, bağırsaklara zarar veren gluten antikorları için kan örneğini test eder. Ardından, hasarın kendisini ararlar. Bu, mikroskop altında incelemek için ince bağırsaktan küçük bir doku örneği (biyopsi) almayı gerektirir.
Numuneyi almak için bir gastroenterolog ince bağırsakta endoskopik bir inceleme yapacaktır. Endoskopik prosedürler, uzun, ince bir kateterin ucundaki küçük bir kameranın vücuttan geçirilmesini içerir. Bir üst endoskopi, endoskopu boğazdan ince bağırsağın ilk kısmına geçirir. Kamera tarafından yönlendirilen endoskopist, biyopsi almak için kateterden aletler geçirebilir.
Çölyak hastalığını doğruladıktan sonra doktor, kanı belirli vitamin ve mineral eksiklikleri açısından test etmek isteyecektir. Ciddi eksikliklerin vücut üzerinde geniş kapsamlı etkileri olabilir ve doğrudan takviyelerle tedavi edilmesi gerekebilir. Yaygın bulgular arasında demir eksikliği anemisi, vitamin eksikliği anemisi ve D vitamini eksikliği yer alır. Ayrıca kalsiyum gibi elektrolitler de düşük olabilir.
Çölyak hastalığının tedavisinde ilk ve en önemli adım glüten yemeyi bırakmaktır. Vücudun glütene tepki verme şekli değiştirilemez ancak glütenin bu tepkiyi tetiklemesi önlenebilir. Glüten yemek bırakıldığında, ince bağırsak iyileşmeye başlayacak ve kısa süre içinde besinleri tekrar emebilecektir. Yine de ince bağırsağa tekrar zarar vermemek için ömür boyu sıkı bir glutensiz diyet sürdürmek gerekir.
Ek tedaviler aşağıdakiler gibidir:
Çoğu insan glütensiz diyete başladıktan hemen sonra semptomlarının iyileşmeye başladığını fark eder. Besin eksikliklerinin giderilmesi birkaç hafta, bağırsakların tamamen iyileşmesi ise birkaç ay sürebilir. Hasarın boyutuna ve ne kadar süredir devam ettiğine bağlı olarak bazı durumlarda daha uzun da sürebilir. Diyete dikkat edilmezse vücudun iyileşmesi engellenebilir.
Teşhis konmuş ve glüten yemeyi bırakmış çoğu kişi için hastalığın seyri mükemmeldir. Çölyak hastalığının verdiği hasarın çoğu geri alınabilir. Belirtiler devam ediyorsa, kişi farkında olmadan az miktarda glüten tüketiyor olabilir veya ikincil bir hastalığa sahip olabilir. İnsanların sadece %5'inde diyete yanıt vermeyen gerçekten dirençli çölyak hastalığı vardır.
Teşhis konmadan önce uzun yıllar geçirilirse veya kişi daha sonra glütenden kaçınmayı başaramazsa, çölyak hastalığının etkileri daha şiddetli ve uzun süreli olabilir. Yetersiz beslenme sinir sistemini ve iskelet sistemini etkileyebilir ve bu etkilerin bazılarının, özellikle de çocukluk gelişimi sırasında ortaya çıktığında, geri döndürülmesi zordur. Kronik enflamasyon da bağırsaklarda başka sorunlara yol açabilir.
Kronik yetersiz beslenmenin komplikasyonları aşağıdakiler gibidir:
Kronik enflamasyonun komplikasyonları aşağıdakiler gibidir:
Glutenin her türlüsünden kaçınmak ilk başta göz korkutucu olabilir. Etiketleri dikkatle okumayı ve kazara bulaşmaya karşı dikkatli olmayı öğrenmek gerekecektir. İyi haber şudur ki, yeni beslenme düzeninde kişinin yolunu bulmasına yardımcı olacak çok sayıda kaynak mevcuttur. Doktor, başlangıç olarak için kişiyi bir diyetisyene yönlendirecektir. Ayrıca internette birçok özel destek grubu ve kaynak bulunmaktadır.
Gluten doğal olarak bazı tahıllarda ve tahıllardan yapılan ürünlerde bulunur. Bunlar:
Bu tahıllar aşağıdakileri yapmak için kullanılır:
Ayrıca aşağıdakiler gibi birçok işlenmiş gıda ürününe de glüten eklenir:
İşlenmiş gıdaları yemeden önce etiketlerinde gizli glüten olup olmadığı kontrol edilmelidir.
Bir ev menüsü geliştirmek faydalıdır. Bazı tarif rehberlerine başvurulup sık sık yenebilecek ve kolayca bir araya getirilebilecek birkaç tarif bulunabilir. Bu malzemeleri stokta tutmak alışkanlık haline getirilmelidir. Böylece her zaman düşünmeden yenebilecek bir şeyler hazır olur.
Evden uzaktayken yiyecek başka bir şey bulunamaması ihtimaline karşı arabada, çantada veya ofiste birkaç glutensiz atıştırmalık bulundurulabilir.
Güvenilir glutensiz menüleri olan veya belirli yemeklerin güvenle sipariş edilebileceği birkaç favori restoran bulmak yararlı olacaktır. Gitmeden önce mümkünse restoran menüleri internetten kontrol edilmeli ve çölyak hastalığı olan kişiyi ağırlayabileceklerinden emin olmak için gerekirse personel ile önceden iletişime geçilmelidir.
İçinde ne olduğundan emin olunamayan yeni yiyeceklerin glüten içeriğini test edebilen glüten test şeritleri taşınabilir.
Çölyak hastalığı teşhisi kişinin beslenme düzenini ve yaşam tarzını sonsuza dek değiştirecektir ama bu aynı zamanda hayatını daha iyi hale getirecektir. Teşhisten önce neredeyse herkes kesinlikle glüten yiyordur ve ince bağırsağına ilerleyici bir hasar veriyordur. Çölyaklı kişiler nedenini bilmeden yıllarca garip ve rahatsız edici semptomlar yaşamış olabilir. Bu bilindikten sonra, sağlığı geri kazanma gücü artık kişinin kendi ellerindedir.