Osteoporoz ya da halk arasındaki tabiri ile kemik erimesi, düşük kemik kütlesi ve kemik mikro yapısının bozulması sonucu kemik kırılganlığının ve kırık olasılığının artmasına neden olan bir iskelet sistemi hastalığıdır. 50 yaşın üzerinde her üç kadından birini ve beş erkekten birini etkilemektedir. Herhangi bir bulgu vermeden önce, düşük kemik mineral yoğunluğu ile karakterizedir.
Kemik Erimesi Teşhisinde DEXA Yöntemi
Kemik erimesi teşhisinde, Dual Enerji X Ray Absorbsiyometri (DEXA) yöntemi kullanılır. Elde edilen kemik mineral yoğunluğu ölçümü ve kırık varlığına göre kesin teşhis konulmaktadır. DEXA dünyada en yaygın olarak kullanılan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından da osteoporoz teşhisinde altın standart olarak önerilen tekniktir. DEXA ölçümleri ile hastalığın tanı ve takibi yapılabilmektedir.
Kemik Mineral Ölçüm Değerleri Nasıl Olmalıdır?
Dünya Sağlık Örgütü, kemik mineral ölçümü değer aralığını belirlemiştir. Bu değer aralıkları şunlardır:
- Normal: Genç erişkine göre kemik mineral yoğunluğunun veya kemik mineral içeriğinin 1 standart sapmanın altında olmasıdır (T skoru > ya da eşit -1).
- Düşük kemik kütlesi (osteopeni): Kemik mineral yoğunluğunun genç erişkine göre -1 ile -2.5 standart sapma arasında olmasıdır (T skoru > -2.5).
- Osteoporoz: Kemik mineral yoğunluğunun genç erişkine göre 2.5 standart sapma ya da daha düşük olmasıdır (T skoru -2.5 ya da daha düşük).
- Yerleşik osteoporoz: Kemik mineral yoğunluğunun genç erişkine göre -2.5 standart sapma ya da daha altında olması ve ek olarak bir veya daha fazla kemik kırığı saptanmasıdır.
Kemik Erimesinin Nedenleri Nelerdir?
Birçok hastalıkta olduğu gibi osteoporozun oluşumunda da genetik yatkınlık önemlidir. Bunun dışında osteoporozun oluşumunda rol oynayan faktörler bulunur.
Bunlar;
- Hormonal etkenler,
- Kemik sağlığı açısından uygun olmayan beslenme tarzı,
- Olumsuz yaşam koşulları,
- Fiziksel aktivite ve egzersiz eksikliği,
- Kemik sağlığını olumsuz etkileyen çeşitli hastalıklar ile kullanılan ilaçlar,
- Kadınlarda düşük östrojen, erkeklerde düşük testosteron düzeyleri,
- Düşük vücut ağırlığı,
- Sigara kullanımı veya geçmişte sigara içme öyküsünün bulunması,
- Birinci derece yakınlarda osteoporoz bulunması,
- Kortizon olmak üzere bazı ilaçların kullanımı ya da ağır hastalıkların bulunmasıdır.
Yaş ilerledikçe osteoporoz riski artmaktadır. Özellikle kadınlarda 65 yaş üzerinde ve erkeklerde 70 yaş üzerinde sık rastlanmaktadır.
Kemik Erimesinin Belirtileri Nelerdir?
Osteoporoz; kemiklerin zayıflamasına ve kırılmaya yatkın hale gelmesine yol açan bir hastalıktır. Bu hastalıkta, kemiklerin hem yoğunluğu azalmış hem de kalitesi bozulmuştur. Kemik kaybının sessizce ilerlediği bu hastalığın çoğu kez kırıklar oluşmadan farkına varılamamaktadır.
Dünyada yaygın görülen bir iskelet sistemi hastalığı olan osteoporoz, özellikle menopozdan sonra kadınlarda görülmekle birlikte erkeklerde, çocuklarda, ileri yaşta ise her iki cinste de görülebilmektedir. Kırıklar en sık omurga, el bileği, kalça ve üst kol kemiğinde omuza yakın bölgede görülür. Hafif yaşanan düşme veya çarpmadan sonra oluşabilir. Osteoporoz hastalarında ortaya çıkan boy kısalması da hastalığın tanımlanmasında önemli bir ipucu olarak karşımıza çıkmaktadır.
En ciddi osteoporotik kırık kalça kırığı olup, daha ileri yaştaki kişilerde görülür ve yaşamı ciddi şekilde tehdit etmektedir. Osteoporoz hastalığında sırt ağrıları, duruş bozuklukları, düşme riskinde artış, oluşan kırıklar ile hastaların yaşam kaliteleri ve yaşam süreleri de olumsuz yönde etkilenmekte ve önemli sağlık harcamalarını gerekli kılmaktadır.
Kemik Erimesi Tedavisi Nasıl Olur?
Osteoporoz tedavisi ise farklı yöntemler ile gerçekleştirilebilmektedir. Bu anlamda ilaç tedavisi ve hormon replasman tedavisi gibi yöntemlere başvurulabilir. Bu yöntemleri ana hatlarıyla şu şekilde sıralayabiliriz:
- Osteoporoz tedavisinde; kemik yoğunluğunu korumak ve kırık riskini azaltmak için kullanılan çeşitli tedavi seçenekleri mevcuttur. Uygulanan tedavi sırasında hastanın yaşı, sağlık durumu, ihtiyaçları ve yaşam şekli göz önünde bulundurulmaktadır.Bu anlamda tedavi sırasında bireylerin yeterli kalsiyum ve D vitamini almaları sağlanmalıdır.
- Yine osteoporoz tedavisi sürecinde mutlaka egzersiz yapılmalı, sigara ve alkolden uzak durulmalıdır.
- Osteoporoz tedavisi düşünülen hastalara osteoporozun risk faktörleri ile ilgili danışmanlık verilmelidir.
- Tedavinin bir parçası olarak kalsiyum, D vitamini ve egzersiz dâhil edilmelidir. Günde 15 dakika güneşlenmek, vücudun D vitamini oluşturması ve depolaması için yeterlidir.
- Tedaviye başlamadan önce sekonder osteoporoz nedenleri araştırılmalı ve kemik mineral yoğunluğu santral bölgeden yapılmalı ve vertebral bölge dâhil edilmelidir.
- FDA tarafından onaylanan tedavi ve koruma amaçlı kullanılan ilaçlar; bifosfonatlar, östrojenler, kalsitonin, paratiroid hormon ve RANKL inhibitörü denosumabtır. Bifosfonatlar, kemik yıkımını önler. Kemik kütlesinde artış ve kırılma olaylarında ise azalma sağlarlar. Etkinlikleri, yan etkileri farklı olan haftalık ve aylık olarak kullanılabilen farklı türde bifosfanatlar bulunmaktadır.
Kemik Erimesinde Hormon Tedavisi
Hormon replasman tedavisi (HRT) de osteoporoz tedavisi için başvurulan yöntemlerden birisidir. Çok sayıda kadın üzerinde yapılan araştırmaların sonucuna göre tedavide HRT’nin rolü yakın zamanda yeniden değerlendirilmiştir. Kemik üzerinde olumlu etkileri olan ve menopoz bulgularının tedavisinde de kullanılan hormon replasman tedavisinin yanında osteoporoz tedavisinde kullanılan daha etkili ve hormonal olmayan başka tedaviler de bulunmaktadır.
Kemik Erimesinden Korunmak İçin Ne Yapılmalıdır?
Osteoporoz, yani kemik erimesinden korunmak ya da en az hasarla etkilenmek için yapılması gereken temel bazı şeyler aşağıda sıralanmıştır:
- Kalsiyum ve D vitamini yönünden zengin gıdalarla beslenmek,
- Düzenli fiziksel aktiviteler yapmak,
- Güneş ışığından yeterli sürede faydalanmak,
- Sigara, nargile gibi tütün ve tütün ürünlerinden uzak durmak.