Üç yazılık serinin üüçüncüsü Metabolik (Diyabet) Cerrahi Nedir? başlıklı yazımızda konuya dair genel bilgilendirme yapacağız.
Obezite nedeniyle uygulanan cerrahi sayısı arttıkça hastaların yandaş sorunlarında, özellikle tip 2 diyabette %80’e varan oranda düzelmeler olduğu görülmüştür. Mide bypass’ı veya biliopankratik diversiyon ameliyatı uygulanan hastaların kan şeker düzeyleri, hemen ameliyat sonrası daha kilo kaybı olmadan günler içinde düzelmeye başlar. Yapılan birçok klinik ve deneysel çalışma, özellikle gıdaların on iki parmak bağırsağına uğramadan ince bağırsaklara hızla geçişini sağlayan bu tür cerrahilerin kilo kaybından bağımsız tip 2 diyabet üzerine olumlu etkilerini gösterir.
Bu çalışmalarda gıdaların ince bağırsağa, özellikle ince bağırsağın son kısmına hızlı geçişinin, incretin denilen (GLP-1, GIP, PPY vs.) ve ince bağırsaklardan salgılanan hormonların salgılanmasını artırdığı bulunur. Bu hormonların insülin salınımını ve hücre içine girişini artırıcı etkileri vardır. Mide bypass’ı, biliopankreatik diversiyon gibi cerrahilerin etkileri nedeniyle “metabolik cerrahi” kavramı yeni bir cerrahi disiplin olarak gündeme gelir ve metabolik sendrom hastalarında da uygulanmaya başlanır.
Amerikan Diyabet Derneği ve Uluslarası Diyabet Derneği, kılavuzlarında VKİ (Vücut Kitle İndeksi) 30-35 değerinde olan ve şiddetli tip 2 diyabetli hastalarda, cerrahi yöntemlerin alternatif bir tedavi seçeneği olarak sunulması gerektiğini belirtir. Sonuç olarak metabolik cerrahi, tip 2 diyabeti ve metabolik sendromun diğer bulgularını tedavi amacıyla yapılan cerrahi girişimleri kapsar. Bu amaçla özellikle mide bypassı ve onun modifikasyonları uygulanır. Yapılan çalışmalar, bu ameliyatların yalnızca oluşturdukları kilo kaybıyla değil aynı zamanda insülin metabolizması üzerinde de olumlu etkileri olduğunu gösterir.