Akciğer kanserine dair tüm detayları anlatmaya çalıştığımız yazı serisine, “akciğer kanserinin teşhisi” konulu yazımız ile devam ediyoruz. Yazıda, akciğer kanserini teşhis etmek için kullanılan yöntemleri sıralayacak ve genel bilgilendirme yapacağız.
Nefes alma zorluğu ya da geçmeyen öksürük gibi belirtiler, göğüs kafesinde ağrılar, akciğer kanserinin en belirgin semptomlarındadır. Kendinizde bu tür semptomlar görüyorsanız en yakın sağlık kuruluşuna başvurunuz.
Hekim size genel sağlık durumunuz ve gösterdiğiniz semptomlarla ilgili sorular soracaktır. Sizi muayene edip, nefes alma durumunuzu görmek adına solunum fonksiyonu testi (spinometri) uygulayabilir. Ayrıca solunum yolu enfeksiyonu olma ihtimalinizi de göz önünde bulundurarak, kan tahlilleri de istenebilir.
Göğüs röntgeni genellikle akciğer kanseri teşhisi için kullanılan ilk testtir. Çoğu akciğer tümörü röntgende gri-beyaz bir nodül olarak görünür. Bununla birlikte, göğüs röntgenleri kesin bir teşhis için yeterli değildir. Çünkü röntgen kanser ile akciğer apsesi gibi diğer durumları ayırt edemez.
Eğer göğüs röntgeni neticesinde akciğer kanseri olma ihtimali bulunuyorsa, bir göğüs hastalıkları uzmanına görünmelisiniz. Çünkü uzman doktor akciğer kanseri teşhisini koymak için daha farklı testler isteyebilir. Eğer akciğer kanseriyseniz, hangi tür olduğunu ve ne kadar yayıldığını ortaya koyar.
Bilgisayarlı tomografi (BT) taraması genellikle göğüs röntgeninden sonra yapılan ikinci testtir. Bilgisayarlı tomografi taraması için röntgen ışınları ve bilgisayar teknolojisi eş zamanlı kullanılır. Bunun amacı vücudunuzun iç kısmının detaylı bir görüntüsünü çıkarmaktır.
Eğer doktorunuz ilaçlı BT tarama isterse taramadan önce vücuda, içerisinde kontrast madde enjekte edilir. Bunun nedeni görüntü kalitesini artırmasıdır ve kitlenin damar komşuluklarını daha net ayırt etmektir. Bazı durumlarda ilaca karşı alerji gelişebilir. Ağrı ve acısız olan bilgisayarlı tomografi, 10-30 dakika arası sürer.
Eğer 50 yaş üzeriyseniz ve 20 paket yıl (günde 1 paket = 20 paket yıl, günde 2 paket = 10 paket yıl) sigara kullanıyorsanız şikâyetiniz olmasa da düşük doz ilaçsız göğüs tomografisi ile tarama yapılabilir.
Bilgisayarlı tomografi (CT) tarama sonucu 1 cm’den büyük akciğerde veya göğüs kafesinde kitle saptanırsa olduğunuzu gösteriyorsa, o zaman sizden PET-CT taraması istenebilir.
PET-CT taraması (Pozitron Emisyon Tomografisi-Bilgisayarlı Tomografi) beyin dışında aktif kanser olma ihtimali hücrelerinin nerede olduğunu gösterir. Teşhisin ve evrelemenin doğru yapılmasına, en uygun tanı ve tedavi yönteminin seçilmesine yardım eden, detaylı bir tarama türüdür.
PET-CT taramasından önce vücuda az miktarda radyoaktif bir madde enjekte edilir. Hasta bir yüzey üzerine yatar. Bu platform, hastayı PET tarayıcısının içerisine doğru çeker ve tarama bu şekilde gerçekleşir.
Ağrı ve acısız olan PET/CT taraması, 30-60 dakika arası sürmektedir.
Eğer bilgisayarlı tomografi (CT) taraması, göğüs merkezi kısmında bronşlara yakın yerleşen kanser ihtimalini gösteriyorsa, hekim bronkoskopi işlemi ile durumu daha da netleştirmek isteyebilir.
Bronkoskopi, doktorun hava yollarının iç kısmını görmesini ve hücre örneği almasını (biyopsi) sağlayan bir prosedürdür.
Bronkoskopi esnasında bronkoskop adı verilen, ucunda kamera olan, ince bir tüp ağız veya burundan içeri sokulur. Boğazdan geçerek hava yollarını ulaşır.
Bronkoskopi işlemi hafif ağrı ve acı hissi verebilir. İşleme başlamadan önce sakinleştirici ilaçlara ya da lokal anesteziye başvurulabilir. İşlem, 30 ile 40 dakika arası sürer.
EBUS ya da endobronşiyal ultrasonografi, ultrason taramasıyla bronkoskopiyi birleştiren bir yöntemdir. Bronkoskopi gibi EBUS da hava yollarının iç kısmının görülebilmesini sağlar.
Lenf nodülleri, bütün vücuda yayılan damar ve bezlerden oluşan ağ örgüsünün parçalarıdır. Bağışıklık sisteminin bir parçası olarak çalışırlar. Lenf nodülünden alınacak biyopsi parçaları, kanserli hücrelerin gelişip gelişmediğini, kanser mevcut ise ne türde olduklarını gösterir. EBUS işlemi sırasında hekim, kamera ucunda bulunan ultrason probuyla nefes yollarının komşuluğundaki lenf nodüllerinin yerini tespit edebilir. Bu sayede lenf nodlarından biyopsi örneği alabilir.
EBUS işlemi yaklaşık 90 dakika sürer.
Hastalık öyküsüne göre hekim, teşhisi kesinleştirebilmek adına daha farklı biyopsi türleri de isteyebilir. Torakoskopi, Mediastinoskopi ya da deri içine sokulan bir iğne kullanılarak yapılan biyopsi gibi cerrahi biyopsi türleri, başlıca diğer biyopsi türleri olarak sıralanabilir.
Torakoskopi doktorun göğsünüzdeki belli bir alanı muayene etmesine ve doku ya da sıvı örnekleri almasına imkân veren bir prosedürdür.
Torakoskopi’den önce muhtemelen genel anesteziye ihtiyaç duyulabilir.
Göğüs içine kamera yardımı ile küçük 1 veya 2 kesi ile girilerek yapılır.
Doktor bu işlemi göğsün iç kısmına bakmak ve akciğerden, plevradan (akciğeri dıştan ve göğüs kafesini içten örten zarlardan ) daha fazla doku almak ve ya kötü olma ihtimali olan hücrelerin tamamını çıkarmak için kullanır. Bu örnekler daha sonra test için laboratuvara gönderilir.
Mediastinoskopi göğsünüzün orta kısmında bulunan, akciğerleriniz arasındaki kalbin üzerindeki alanın doktor tarafından muayene edilmesini sağlar.
Bu test için genel anestezi olmanız ve bir gün hastanede kalmanız gerekebilir.
Doktor boynunuzun alt kısmına göğsünüze ince bir aletle girebilmek amacıyla küçük bir kesik açar. Aletin ucunda bir kamera vardır ve bu kamera doktorun göğsünüzün iç kısmını görmesini sağlar.
Bu prosedür esnasında lenf bezlerinden daha fazla hücre örnekleri de alınabilir. Lenf bezleri kontrol edilir çünkü lenf bezleri genellikle akciğer kanserinin yayıldığı ilk yerlerdir.
Perkütan biyopsi esnasında hastaya lokal anestezi yapılır. Sonra doktor CT tarayıcısı ya da Ultrason tarayıcısı yardımıyla derinize bir iğne ile girerek ciğerlerinizdeki şüpheli tümör alanına ulaşır ve laboratuvara göndermek amacıyla bu iğne vasıtasıyla şüpheli tümörden bir doku alır.
Tüm medikal prosedürler gibi akciğer biyopsisi de Pnömotoraks gibi küçük bir komplikasyon riski taşır. Bu durum akciğerinizden havanın dışarı çıkıp ciğerleriniz ve göğüs duvarı arasındaki boşluğa sızmasıyla oluşur.
Bu akciğerlerinize baskı yapabilir ve çökmesine sebep olabilir.
Bu prosedürden önce bütün riskler hastaya açıklanmalıdır. Operasyon esnasında ani nefes kesikliği gibi pnömotoraks semptomları gözlemlenir.
Eğer pnömotoraks oluşursa, bu durum fazla havanın tahliyesi için iğne veya tüp kullanılarak tedavi edilebilir. Böylece akciğerin tekrar normal şekilde genişlemesi sağlanır.
Testler tamamlandığında, doktorunuzun kanser olup olmadığınızı, eğer kanserseniz kanserin hangi evresinde olduğunuzu ve kanserinizi hangi tedavi protokolleri ile tedavi bilmesi gerekmektedir.
Akciğer kanserinde TNM denen bir evreleme sitemi kullanılır. Şu anlama gelir:
T için 4 temel sınıf vardır. BUnlar T1, T2, T3 ve T4 olarak adlandırılır.
T1 akciğer kanseri, kanserin hala akciğerin içerisinde olduğunu gösterir.
T1 de 3 alt evreye ayrılır.
T2 aşağıdaki ihtimali tarif etmek için kullanılır:
T2a Tümörün en geniş çapı > 3 cm, ≤ 4 cm
T2b Tümörün en geniş çapı > 4 cm, ≤ 5 cm
T3, 3 farklı ihtimali tarif etmek için kullanılır:
T4 aşağıdaki bir dizi olasılığı ifade etmek için kullanılır:
N için 3 temel evre vardır. Bunlar N1, N2 ve N3 olarak adlandırılır.
N1 kanserli taraf akciğer içerisindeki lenf nodüllerinde bulunan ya da akciğerlerin hava yollarına bağlandığı yerde bulunan kanserli lenf nodu hücreleri ifade etmek için kullanılır.
N2, 2 farklı ihtimali tarif etmek için kullanılır:
N3, 3 farklı ihtimali tarif etmek için kullanılır:
M için iki temel evre vardır:
M1a Karşı akciğerde metastatik nodül(ler), plevral veya perikardiyal metastatik nodüller veya malign plevral veya perikardiyal efüzyon.