Bu yazımızda Obstruktif Uyku Apnesi Sendromu (OSAS) Nedir? OSAS Risk Faktörleri Nelerdir? OSAS Görülme Sıklığı Nedir? OSAS Semptomları Nelerdir? OSAS ile Birlikte Görülen Hastalıklar Nelerdir? OSAS Tanısı Nasıl Konulmaktadır? Uyku Laboratuvarında Yapılan İşlemler Nelerdir? Uyku Laboratuvarında Uyku Apnesi Dışında Hangi Hastalıkların Tanısı Konulur? Çocuklarda OSAS Nasıl Seyretmektedir? Sorularını yanıtlıyoruz.
Sağlıklı bir uyku günlük hayatın aktif bir şekilde geçirilebilmesi için oldukça önemlidir. Birçok hastalık aslında uykusuzluk sebebiyle bağışıklığın olumsuz etkilenmesi sonucu ortaya çıkmaktadır.
Üst solunum yolundaki çeşitli patolojilerden kaynaklanan, özellikle uykuda solunumun kısmen ya da tamamen tıkanması sonucu ortaya çıkan ve birçok semptomla seyreden bir sendromdur. Hastalar genellikle bu durumu fark etmez. Çok az bir kısmı boğulma hissiyle uyandığını söyler. Genellikle ikinci kişiler tarafından anlaşılır ve bildirilir.
Çoğunlukla üst solunum yolundaki anatomik bozukluklardan kaynaklanmaktadır. Obezite, genetik yatkınlık, yüksek tansiyon ve diyabet, boyun çevresi kalınlığı, yaşlılık, sigara ve alkol kullanımı nedenleri arasındadır. Aynı zamanda uyku apnesi erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülmektedir. Uyku apnesi yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da görülebilmektedir.
Obez en önemli risk faktörüdür. Boyun çevresi kalınlığı erkeklerde 43 cm üzerinde, kadınlarda 38 cm üzerinde olması risk faktörüdür. Erkeklerde kadınlara göre 2-3 kat daha fazla görülmektedir. Menopoz sonrası kadınlarda bir miktar risk artışı olmaktadır. Bazı ailelerde genetik olarak uyku apnesine yatkınlık fazladır. Sigara ve alkol kullananlarda uyku apnesi görülme sıklığı kullanmayanlara oranla 3 kat daha fazladır.
Cinsiyet farkına bakmaksızın görülme oranı % 4 civarıdır. Erkeklerde kadınlara oranla 2-3 kat daha fazladır. Irklarla ilgili yapılan bir çalışmada siyahilerde görülme oranının daha fazla olduğu saptanmıştır.
Uzmanlara göre uyku kalitesi açısından uyku sadece bünyenin alışık olduğu uyku saatinde yatak odasında uyunmalıdır. İşten gelince akşam üzeri televizyon karşısında uyuyakalmak hem ses ve ortam nedeniyle hem de uyku saatleri olmaması nedeniyle verimli ve doğru olmayacaktır. Yatak odası ışıktan ve sesten arındırılmış olmalıdır. Uykuya yakın saatlerde kafein ve alkol içeren içecekler içilmemelidir. Aynı zamanda çok fazla sıvı alınmamalıdır. Bu durum gece tuvalet ihtiyacı doğurarak uyku kalitesini düşürecektir.
Uyku apnesine eşlik eden hastalıklar; üst solunum yoluyla ilişkisi olan anatomik bozukluklar, kronik akciğer hastalıkları (KOAH, astım gibi), diyabet, hipotiroidi gibi çeşitli hastalıklardır.
OSAS tanısı uyku laboratuvarlarında konulmaktadır. Yukarıda sayılan semptomlarla gelen hastalarda önce bir ön tanı oluşmaktadır. İlk olarak hızlıca bir fiziki muayene yapılır. Ardından akciğer muayenesi de gerçekleştirilir. Daha sonra uyku laboratuvarına gönderilir. Orada yapılan uyku apnesi testinin adı “Polisomnografi” dir.
Hasta uyku laboratuvarına yatırılır ve çok sayıda parametrelerle (elektroensefalografi, elektrookülografi, elektrokardiyografi, burun ve ağızdan hava akımı kaydı, göğüs ve karın hareketleri kaydını içeren solunum eforu , vücut pozisyonu, çene hareketleri gibi) 7 saat süreyle gece boyunca takip edilir. Pozisyon ve horlama sensörleri de hastaya bağlanır ve izlenir. Bu 7 saat ardından hasta sabah uyandığı saatte taburcu olur ve doktorlar kayıtları izleyerek tanısını koyarlar.
Uyku apnesinin tedavi yöntemleri; ağız içi araçlar, cerrahi yöntemler ve pozitif hava basıncı (CPAP) tedavisidir. Uyku apnesi hafif, orta ve ağır olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Eğer basit horlama ve hafif uyku apnesi varsa ve mevcutta bulunan diğer hastalıklarda (obezite, diyabet gibi) varsa onların tedavisi ile hafif uyku apnesi de düzelmiş olur. Fakat hastada orta ve ağır uyku apnesi tespit edilirse bir gece daha müşahede altında tutulur ve gece boyunca çeşitli cihazlarla testleri yapılır. Sorunu hangi cihaz çözerse hastaya o önerilmektedir. Orta ve ağır uyku apnesinde ise pozitif hava basıncı (CPAP) tedavisi uygulanır. Bu cihazlar şu an için sürekli ömür boyu olmak üzere haftada en az 5 gün ve 4-5 saat kullanılmaktadır
Çocuklarda da yenidoğan döneminden ergenliğe kadar olan her dönemde uyku apnesi görülebilir. Bademciklerin hızla büyüdüğü okul öncesi dönemde daha sık görülmektedir. Semptomları yetişkinlerde görülenlerle neredeyse aynıdır.
Uyku apnesi tedavi edilmediği ya da yetersiz tedavi edildiği zaman; Hipertansiyon, aritmi (ritim bozukluğu), kalp yetmezliği, akciğer komplikasyonları, reflü, KOAH ve astım şiddetinin artması gibi birçok komplikasyonlara yol açmaktadır.