Bu makalemizde; Memede Kitle ve Kist Nedir? Meme Kanseri Belirtileri Nelerdir? Meme Kanseri ve Evreleri Nasıl Teşhis Edilir? Meme Kanseri Tedavisi. Meme Kanseri Tedavisi Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler. Meme Kanseri Riskini Azaltmak İçin Nelere Dikkat Edilmeli? Konularını değerlendiriyoruz.
Kitle, vücudun herhangi bir yerinde, meme de dahil olmak üzere, çeşitli dokulardan oluşabilen oluşumlardır. Kist ise içinde sıvı veya yarı katı madde barındıran küçük yumru veya kese şeklinde yapıların adıdır. Memedeki her kitle kist değildir; iyi huylu tümörler, kanser, yağ bezeleri ve apseler de olabilir.
Memede kist saptanması genelde masumdur. Meme kanserinin temel bulgusu “solid kitle” yani kist komponenti olmayan sert kitledir. Düzensiz sınırları olan, büyümeye yatkın, sert ve hareketsiz hissedilen kitleler, meme kanseri açısından önem taşıyan lezyonlardır. Unutulmamalıdır ki biyopsi alınmadan hiçbir kitleye kanser denilemez. Özellikle ailede meme kanseri öyküsü bulunuyorsa 20 yaşından sonra her birey yılda bir kez mamografi çektirmelidir. Adetten hemen sonra mamografi çekimi daha doğru bir zamanlama olacaktır.
Meme kanserinin evreleri çapına göre tespit edilir. Meme kanseri evreleri, hastalığın ilerlemesini belirlemede önemli bir rol oynar. Evre 0; Duktal Karsinoma İn Situ (DCIS) olarak adlandırılan aşama, meme kanserinin en erken safhasıdır ve meme kanallarında sınırlı lezyon gelişimini ifade eder. Evre I' de tümör 2 cm' den küçüktür ve henüz lenf nodlarına sıçramamıştır. Evre II' de tümör boyutu 2-5 cm arasında değişir ve çevredeki lenf nodlarına yayılma durumu söz konusu olabilir. Evre III, tümörün çevredeki lenf bezlerine daha fazla yayılması anlamına gelir. Son olarak, Evre IV, diğer organlara (kemik, karaciğer, beyin, akciğer) veya uzaktaki lenf nodlarına metastaz yapıldığını gösterir. Bu evreler, tedavi planlamasında ve hastalığın seyrinin takibinde kritik öneme sahiptir. Meme kanseri teşhisinde mamografi, ultrasonografi, Mr, PET-CT görüntüleme yöntemlerinden faydalanılır.
Meme kanseri tedavisi evrelerine göre değişiklik göstermektedir. Meme kanserinin tedavisinde ilk yöntem genellikle cerrahidir. Evre I ve II' de kitle küçük olduğu için cerrahi müdahale öncelikli olarak uygulanır, ardından kemoterapi gerekip gerekmediğine karar verilir. Evre III’te önce kemoterapi, sonra cerrahi yapılır. Evre IV’te ise kanser yayılmamışsa cerrahi seçenekler düşünülebilir. Tedavi yöntemleri arasında meme kanseri ameliyatı, kemoterapi, radyoterapi, hormon tedavisi, immünoterapi ve hedefe yönelik ilaç tedavisi yer alır. Hormon tedavisi, östrojen ve progesteron hormonlarının meme kanseri üzerindeki etkisini azaltmayı amaçlar. Bu hormonlara maruz kalma süresi arttıkça meme kanseri riski de yükselir. Hormon alıcılarına sahip hastalarda hormon tedavisi uygulanarak kanserin ilerlemesi durdurulmaya çalışılır. Amaç, hastalığı tamamen ortadan kaldırmaktır.
Meme kanseri tedavisi sonrası dikkat edilmesi gerekenler arasında düzenli doktor kontrolleri, ilaçların düzenli kullanımı ve dengeli beslenme yer alır. Düzenli egzersiz yapmak, psiko-sosyal destek almak ve yan etkileri yönetmek de önemlidir. Cilt bakımına özen göstermek, alkol tüketimini azaltmak ve sigarayı bırakmak, tedavi sonrası sağlığı olumlu yönde etkiler. Özellikle tütsülenmiş yiyecekler, mangal, sucuk-salam gibi gıdalardan uzak durulmalıdır. Ayrıca, kendi kendine meme muayenesine devam etmek, olası değişiklikleri erken tespit etmek açısından kritik öneme sahiptir. Bu önlemler, tedavi sonrası yaşam kalitesini artırır ve genel sağlığı korur. İlk iki yıl üç ayda bir, iki-beş yıl arası altı ayda bir, beş yıldan sonra her sene rutin kontrollerin yapılması gereklidir.
Dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite, sigara ve alkol tüketiminin kısıtlanması gibi koruyucu önlemler, meme kanseri riskini azaltmaya katkı sağlayabilir. Bunun yanı sıra, genetik yatkınlığı bulunan kişiler için genetik danışmanlık ve testler, riskin tespit edilmesi ve önleyici önlemlerin uygulanmasında önemli bir rol üstlenir. En önemlisi kişi asla umutsuzluğa kapılmamalı ve kendine olan inancını asla yitirmemelidir.