Bu yazımızda Glokom (Göz Tansiyonu) ve Katarakt Tedavisi, Glokom Tipleri Nelerdir? Glokom Tedavisi, Katarakt Nedir? Katarakt Tedavisi, Katarakttan Nasıl Korunulur? Konularına değiniyoruz.
Glokom, halk arasında göz tansiyonu ve karasu hastalığı olarak bilinmektedir. Göz içinde sıvı birikmesiyle ve göz içinde basıncın oluşmasıyla gözün arka kısmında bulunan ve optik sinire zarar veren hastalıktır. Göz içi basıncının artması tek başına bir gösterge değildir. Genelde göz tansiyonu ölçüldüğünde ve değer 20 üzeri çıktığı zaman göz tansiyonu teşhisi konulur ama 20’nin altında olduğu halde göz içi basıncının görmeye zarar verdiği durumlarda vardır. Yani tansiyon normal sınırlarda olsa bile görmede tahribat varsa bu hastaya da göz tansiyonu teşhisi konulmaktadır. Tek başına göz tansiyonunun yüksek çıkması bir kriter değildir. Aile hikayesi ve görme sinirindeki çukurlaşma denilen görme sinirindeki hücre kaybı en önemli göstergelerdir. Tansiyonu 24 çıksa dahi görme de herhangi bir kayıp yaşamayan hastaya genellikle tedavi düşünülmez. Fakat tansiyonu 18 (normal) olan hastada görme sinirinde çukurlaşma görülürse tedavi yapılır. Kriter görme sinirindeki kayıptır.
Glokom sinsi bir hastalıktır. Belirti vermez, gizlice ilerler. Göz içi basıncı 40 üzerine çıkmadıkça kişi bunu fark etmez. 40 üzerine çıktığı vakit gözde ağrı, kızarma ve baş ağrısına yol açtığı için hasta o zaman hastaneye başvurur. Glokom genellikle rutin kontrollerde ortaya çıkan yaygın bir hastalıktır ve tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına yol açabilmektedir.
Glokom bütün yaşlarda görülen bir hastalık olmakla birlikte özellikle 40 yaşın üzerinde daha sıklıkla görülmektedir. Yenidoğan dönemindeki glokom sebebi genellikle gebelikte drenaj sisteminin gelişmemesine bağlıdır. Genç yaşlarda görülenlerin bir kısmı travmaya (göz travması) bağlıdır. Bir kısmı romatizma hastalıklara bağlıdır. Nadiren drenaj sisteminin tıkanmasına da bağlıdır. İleri yaşlarda katarakt ve şeker hastalığına bağlı olabilmektedir.
Glokom teşhisinde göz tansiyonu bir ana kriterdir bunun yanında görme sinirindeki hücre kaybı daha da önemlidir.
Göz tansiyonu ölçülmesi, optik sinir çukurlaşma oranı ve sinir lifleri teşhiste en önemli kriterlerdir. Tedavi edilmezse sinir lifleri kayıpları %100’e ulaştığında şiddetli ve kalıcı görme kaybı oluşur. En kolay tedavisi göz damlasıdır. %90 üzerinde görme kaybı varsa bazı hastalarda lazer veya glokom cerrahisiyle kanalları açma yöntemiyle tedavi edilir.
Gözün içerisindeki merceğin(lens) saydamlığını kaybetmesi, bulanıklıkların oluşması, sarı-kahverengi lekelenmeleri oluşmasıyla ve görme duyusunun azalmasıyla baş gösteren hastalıktır. Her yaş grubunda görülebilmektedir. Çocuklarda ve gençlerde ilaçlara ve travmaya bağlı katarakt gelişebilir. İleri yaşlarda birçok kişide görülebilmektedir. Katarakt genel olarak yavaş ve periyodik olarak ilerler. Zamanla görme alanı iyice daralır. Görme %50 seviyelerine düştüğünde hastanın hayatı olumsuz etkilenmeye başlamaktadır. Rutin göz muayenelerinde ve şikayetle gelen hastalarda çok rahat tespit edilmektedir.
Yenidoğanlarda katarakt görüldüğü zaman neredeyse iki gözün de merceği bembeyaz olmaktadır. Katarakttan ameliyat ile %100 kurtulmak mümkündür. Buradaki fark yenidoğana farklı ileri yaşlara farklı, travmaya bağlı kataraktlara farklı cerrahi müdahalelerde bulunulmasıdır. Örneğin yenidoğana göz içine lens yerleştirilmez sadece katarakt temizlenir. 2-3 yaş sonrasına göz içi lensi de yerleştirilebilir. Lensin görevi kırıcılığı sağlamaktır. Bu da kişinin çok kalın gözlük kullanmasını önlemektedir. Travmatik kataraktlarda özel lensler takılabilmektedir. Genel olarak katarakt ameliyatı şu anda “Fako cerrahisi” olarak adlandırılan dikişsiz yöntemle yapılmaktadır. 10-15 dakika gibi çok kısa sürede müdahale sona ermektedir. Topikal anestezi uygulanmaktadır. Lens alınır, katarakt temizlenir ve lens yerleştirilerek hastanın görme fonksiyonu elde etmesine yardımcı olunur.
Yeni nesil katarakt cerrahisinde hastalığın tekrarlama olasılığı oldukça düşüktür. Eğer ki yerleştirilen lens yeniden kirlenirse bile 1-2 dakika süren lazer işlemi ile sorun ortadan kaldırılmaktadır.
Özellikle sıcağa maruz kalanlar (cam işçileri, fırıncılar) daha çok katarakt görülmektedir. Katarakttan korunmak için:
Halk arasında çok tuz tüketmek göze zarar verir inanışı tamamen yanlıştır. Tabi ki fazla tuz zararlıdır ancak göz için değil; genel olarak vücudun kendisine ve genel tansiyona zararı vardır bunun göz tansiyonu ile bir ilgisi yoktur. Sonuç olarak uzmanlarca herkesin düzenli periyodlarla göz muayenesi olması ve göz içi tansiyonlarına baktırması önerilmektedir.