Bu yazımızda Crohn Nedir? Kolit Nedir? İnflamatuar Bağırsak Hastalıklarının Belirtileri Nelerdir? Beslenme Ne Kadar Etkili? Crohn ve Kolit Tanısı. İnflamatuar (İltihabi) Bağırsak Hastalıklarının Diğer Sistemlerle İlişkisi. Kolit ve Crohn Hastalıkları Bulaşıcı Mıdır? Kolit ve Crohn Hastalarında Bağırsak Kanseri Gelişme Riski Var Mı? İnflamatuar Bağırsak Hastaları (İBH) Çocuk Sahibi Olabilir Mi? Crohn ve Kolit Tedavisi. Crohn ve Kolit Tedaviden Sonra Yeniden Görülebilir Mi? Sorularını ve tüm merak edilenleri yanıtlıyoruz.
Crohn, İnflamatuar (iltihabi) bağırsak hastalıkları başlığı altında yer almaktadır. Bu başlığın diğer hastalığı “Kolit” tir. Bağırsakların iç yüzeyinde oluşan iltihaplanmaya bağlıdırlar. Nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte; çevresel faktörler, kalıtımsal nedenler ve bağışıklık sistemindeki sorunlar nedeniyle oluştukları düşünülmektedir.
İltihaplanmalar ilerleyen zamanlarda yaralara ve ülserlere yol açabilmektedir. Crohnda, ağızdan anüse kadar bütünüyle bir iltihaplanma söz konusudur. Kolitte ise kalın bağırsakta ve yer yer olduğu bilinmektedir. Crohn daha yayılan bir hastalıkken, kolitte de çok fazla komplikasyon vardır.
Bu hastalıklar, bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda oluşabilmektedir. Alkol ve sigara kullanımı, genetik faktörler, kötü beslenme, kahve tüketimi, uyku düzensizliği hastalığın oluşmasını tetikleyen faktörlerdir. 15-30 yaş arası bu hastalıklara daha sık rastlanmaktadır. Kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır.
Paketlenmiş ürün tüketimi fazla olan kişilerde daha sık görülmektedir. Bir takım koruyucu maddeler bu hastalıkları tetiklemektedir. Tütsülenmiş, kızartılmış ve asitli gıdalar, çok aşırı baharatlı gıdalar bu hastalığın ortaya çıkmasında etkilidirler. Bol su içerek ve daha yumuşak gıdalar tercih ederek kişiler kabız kalmamaya çalışmalıdır. Hastalığın aktif zamanlarında posa bırakan meyve sebzelerde önerilmemektedir. Kafein tüketimi de çok fazla olmamalıdır.
Öncelikle hemogram (kan testi) yapılmaktadır. Kanın çöküş hızı (Sedimantasyon testi) de uygulanmaktadır. Rutin kan kimyasına bakılmaktadır. Görüntüleme yöntemlerinden; endoskopi (Gastroskopi, Özofagoskopi, kolonoskopi) faydalanılır. MR ve BT de çekilebilmektedir. Dışkıda kan testi ve biyopside yapılabilmektedir. Klinik bulgular her iki hastalıkta da hemen hemen aynı olduğu için patoloji sonuçları kesin tanı için önemlidir.
En çok etkiledikleri özellikle deri ve eklemlerdir. Göze de üveit gibi etkileri olabilmektedir. Aynı zamanda ağızda ortaya çıkan beyaz renkli küçük yaralar, yani aftlar görülebilmektedir. Bu hastalıklar idrar yollarını da etkileyebilmektedirler.
Bu hastalıklar asla bulaşıcı değildir bu konuda korkuya gerek yoktur. Genler ve yaşam değişiklikleri ile ilgilidirler. Etken bir virüs ya da bakteri değildir.
Bu hastalarda kansere dönüşme riski maalesef vardır. Hastaların tedavisi ve tedaviden alınan cevaplara göre oran değişebilmektedir.
Bu bireyler her kadın gibi anne olabilir. Bu hastalıklar gebeliğe asla engel değildir. Sadece erkeklerde sperm sayısının düşüklüğüne yol açabilen bazı ilaçları vardır. İlaçlar kesildiği zaman sperm sayısı normale dönmektedir. Normal gebelik süreci devam edebilmektedir. Önemli olan hastalığın alevlenmiş dönemlerinde gebe kalmamalarıdır. Bazı kullanılan ilaçlar gebelik planlanmasından önce kesilmelidir. Hangi ilaçların kullanılıp kullanılmayacağına dair bilgiyi doktor gebeye verecektir.
Medikal ve cerrahi tedavileri söz konusudur. Medikal tedavinin yetersiz olduğu ve hastanın hayat kalitesini etkileyen durumlarda cerrahi yöntemlere başvurulabilmektedir.
Hastalığın tekrarlama ihtimali her zaman vardır. Her iki hastalıkta asla tamamen iyileşmeyen hastalıklardır. Ömür boyu kişi ile beraber giderler. Alevlenme dönemlerinin en aza indirgenip, iyileşme döneminin arttırılmaya çalışılması esas amaç olmalıdır.