Bu yazımızda Akciğer Nodülü Nedir? Her Nodül Kanseri mi İşaret Eder? Kötü Huylu Akciğer Nodülleri Nasıl Tespit Edilir? Biyopsi Nedir? Konularını ele alıyoruz.
Akciğer dokusunda olan, akciğer dokusuyla-parankim dokusuyla-sınırları net olarak belirlenen akciğer dokusuna ait olmayan oluşumlardır. 3 cm’e kadar olanlara nodül, 3 cm’den büyük olanlara kitle ismi verilmektedir. Buradaki lezyon; akciğer dokusuna ait olmayan, kas dokusu, kıkırdak dokusu, yağ dokusu veya hepsinin karışımı olabilir. En korkulanı ise kanser olabilir.
Kıkırdak ve kas dokusunun oluşum sebepleri genellikle doğumsal olmaktadır. Hamartom denilen bu akciğer nodüllerinin (iyi huyluların) %80’i enfeksiyöz (Tüberküloz-verem hastalığı gibi) nedenlerle olabilir. İyi huylu nodüllerin zararı yoktur. Halk arasında “akciğer lekesi” olarak da bilinmektedir. Boyutuna ve sayısına göre değerlendirilirler. Boyutu küçük ve tek noktada yer alan bir leke ise “pulmoner nodül” olarak değerlendirilir. Boyutun büyümesi ve sayının artması ise nodülün duruma göre “pulmoner kitle” olarak adlandırılmasına neden olur.
Akciğer nodülleri üç farklı görünümde olabilirler:
Her nodül kansere işaret değildir. Ancak kanser olma riskleri bulunduğu için hekimlerce takip edilirler. Düşük risk, orta risk, yüksek risk taşıyanlar olarak ayrılırlar. Kanser olma riskleri çeşitli faktörlere bağlıdır. Yaş (35 yaşın altında kansere dönüşme riski daha azken 50 yaşından sonra risk artar), sigara kullanımı, birinci derece akrabalarda kanser öyküsü bulunması gibi.
Nodüller genellikle bir semptom ya da klinik bulgu vermezler. Başka bir nedenle tomografi çekildiği zaman saptanırlar. Solunum yoluna yakın değilseler herhangi bir baskı yapmadıklarından öksürük ya da başka bir şikayetle tespit edilemezler. 3 cm’in altındadırlar. Burada kanserde olduğu gibi bir evreleme de söz konusu değildir. Saptamadan sonra nodül; cinsine, boyutuna göre değerlendirilip takibe alınır.
Öncelikle bir nodüle kötü huylu denebilmesi için biyopsi yapılıp patolojik tanısının görülmesi gerekir. Ancak bazı radyolojik görüntülemelerde de nodülün kötü huylu olma olasılığının yüksek olduğu saptanabilmektedir. Genellikle akciğer filmlerinde 1 cm üzerindeki nodüller görüntülenebilir. Fakat nodül daha küçük boyuttaysa akciğer filminde görünmeyebilir. Bu durumda bilgisayarlı akciğer tomografisi yöntemine başvurulmaktadır.
Nodüllerin çeşidi, sayısı ve yerleşim yerleri tespitte oldukça önemlidir. Yerleşim yeri üst loblarda ise kötü huylu olma ihtimali biraz daha yüksek olmaktadır. Akciğerde tespit edilen ve normal dışı bir nodül başka bir organda olan tümöre de işaret edebilmektedir. Kişinin bilenen bir tümörü varsa ve akciğerde nodül saptanıyorsa bunlarda %25 oranında tümörün yayılımına bağlı olarak gelişmiş bir nodül olabilir.
8mm altındaki nodüller genellikle takip edilir ve bunlarda biyopsi önerilmez. Cerrahi riskler göz önünde bulundurularak takip yapılır. Belirli aralıklarla tomografi yapılarak büyüme olup olmadığına, yapısına bakılmaktadır. Takip süresi nodüllerin boyutuna ve cinsine göre değişmektedir. Örneğin 6 mm altındaki bir nodül tek ise ve kişi risk faktörü içermiyorsa (sigara kullanmıyorsa, yaşı gençse, ailede akciğer kanseri yoksa, üst lobda değilse) takip önerilmez. Kişi risk faktörü içeriyorsa bir yıl sonra kontrol tomografisi çekilmektedir. 6-8 mm arası tek nodüllerde 6 ayda bir kontrol önerilirken bu nodüllerin dokusu riskli gruptaysa 3-6 ay arası kontrol önerilmektedir.
Biyopsi, insan vücudunda hastalık şüphesi bulunan bölgeden doku alma işlemidir. Bu doku mikroskop altında patolojik olarak incelenmektedir. Biyopsi işlemi çeşitli yollarla yapılmaktadır. Cerrahi olarak, görüntüleme altında ve bronkoskopik olarak ya da iğne yöntemiyle yapılabilir. 3 cm üzeri nodüllerde biyopsi mutlaka önerilmektedir. 1 cm üzerindeki nodüllere PET (Pozitron emisyon tomografisi) çekme şansı olmaktadır, PET; bir çeşit kanser tarama tomografisi olarak düşünülebilir. Beyin hariç bütün vücutta kanser dokusuna ait bir lezyon olup olmadığını kontrol eden bir yöntemdir. PET sonucunda değer yüksekse ve kötü huylu olmasından şüphelenildiyse bu durumda biyopsi önerilmektedir. İyi huylu nodül çıkarıldıktan sonra tekrarlama riski neredeyse hiç yokken kötü huylu nodüllerin nüksetme riski fazladır. Akciğer kanserinin erken teşhis etmede kontroller oldukça önemlidir. Akciğer kanserine yakalanmamanın tek yolu sigara içmemektir. Sigara içen bireylerin içmeyenlere göre bu hastalığa yakalanma ihtimalleri oldukça yüksektir. Koah, tüberküloz, amfizem, İPF (Akciğer kireçlenmesi), Asbest Maruziyeti olan hastalarda normal kişilere oranla risk daha fazladır. Bu risk faktörü bulunan kişiler akciğer filmi çektirmekten kaçınmamalıdırlar. Gerektiği yerde tomografi çektirmeyi de ihmal etmemelidirler. Hastalıkla mücadele etmek yerine gerekirse radyasyona maruz kalmak daha mantıklıdır.