Bel fıtığı kulağa kötü bir hastalıkmış gibi gelse de çoğu hasta haftalar içinde cerrahi tedavi yapılmadan düzelir. Doktora erken başvurarak doğru ilaç tedavisi, fizik tedavi, egzersiz önerilebilir. Düzgün teşhis ve tedavi hızlı iyileşmeyi sağlar. Ağrı kesicileri sık almamaya çalışın ve belirtilerde değişiklik olursa doktorunuza haber verin. Ağrının yanında mesane ve bağırsak kontrolünde bozukluk olursa ve genital bölgede his kaybı olursa hekiminize hemen haber verin.
Bel bölgesi vücut ağırlığını en çok taşıyan yer olarak bilinir. Omurganın bel kısmında beş adet omur kemiği bulunur. Bu omur kemiklerinin arasında hareketi kolaylaştıran, omurganın dayanıklı olmasını sağlayan ve darbelere karşı koruyucu görev yapan, disk şeklinde özel bir bağ dokusu bulunur. Omurlar arasında bulunan disk iç ve dış tabaka olmak üzere iki kısımdan oluşur. Dıştaki tabakanın yapısı bozulunca içte bulunan yumuşak tabaka dışarıya doğru taşar. Bu taşan kısım omurilik kanalındaki sinirlere baskı yapar ve bu sinirleri sıkıştırır. Bu şekilde ortaya çıkan hastalığa bel fıtığı denir.
Omurga, omur adı verilen birbiri üstüne binen kemik yapılardan oluşur. Disk, bağ dokusundan oluşan ve iki omur arasında yastık görevi gören bir yapıdır. Diskin dış tabakası serttir ve “Anulus fibrozis” denir. Merkezi ise jel kıvamındadır ve ”nükleus pulposus” denir. Yaşlanma ile birlikte diskin merkezi su kaybeder ve yastık görevini kaybeder. Bu da diskin merkezinin dış tabakadan fırlamasına ve fıtıklaşmaya neden olur. Çoğu fıtık, lumbar son iki diskte olur. Fıtıklaşan disk sinire bası yaparak ağrıya, uyuşukluğa, siyatik denen bacaklarda güçsüzlüğe neden olur. Siyatik 30-50 yaş arası ve %1-2 hastada görülür. Ayrıca fıtıklaşan disk, bel ağrısına neden olabilir.
Bel fıtığı genellikle orta yaşlarda görülür. Fakat her yaşta da ortaya çıkabilir. Bel fıtığının görülme sıklığı açısından kadın ve erkekler arasında bir farklılık gözlenmemiştir. Aşırı kilolu olmak, bel fıtığının en sık nedenidir. Vücudumuzun ağırlığını omurgamız taşır. Aşırı kilolu kişilerde disklerde baskı nedeniyle yıpranma ve şekil bozukluğu gelişir. Bu da bel fıtığına yatkınlık yaratmaktadır. Gebelikte de vücudun ağırlık merkezinin öne doğru yer değiştirmesi omurgaya ek yük binmesine neden olur.
Omurga boyunca uzanan tüm boyun, sırt ve bel kaslarının, aynı zamanda karın kaslarının da fonksiyonu çok önemlidir. Omurgaya ve disklere yük bindiren başlıca nedenler şunlardır:
Bel fıtığının belirtileri şunlardır:
Bel fıtığının daha ilerlemiş aşamalarında görülen belirtiler şunlardır:
Bel fıtığın tedavisi, fıtıklaşmanın bacağa giden sinirlere yaptığı basının derecesine bağlıdır. Eğer sadece bel ve bacak ağrısı mevcut ise ve herhangi bir uyuşukluk, güç kaybı, hareket kısıtlılığı yoksa bel fıtığı başlangıç safhasında demektir. Bu halde hastaya kas gevşetici ve ağrı kesici ilaçlarla birlikte yatak istirahati önerilir.
Tedaviye rağmen hastanın şikayetleri devam ediyorsa fizik tedavi uygulanmalıdır. Uygulanan tıbbi tedavilere ve fizik tedaviye rağmen ağrılar hala devam ediyorsa, bacaklarda güç kaybı ve incelme mevcutsa, hastalar idrarını yapamıyorsa, bu durum; bel fıtığının ileri safhada olduğunu düşündürür ve kesin tedavisi cerrahi müdahaledir.
Gelişen teknoloji sayesinde bel fıtığı ameliyatlarında hem hekim hem de hasta konforu artık çok daha ön plandadır.
Hastaların %80-90'ında akut disk fıtığı, cerrahi yapılmadan iyileşir. İlk haftalarda cerrahi dışı tedaviler tercih edilir. Eğer bu tedavilere rağmen ağrı geçmezse cerrahi önerilir. Cerrahi bacak kuvvetini geri döndürmeyebilir ancak bacağın daha da güçsüzleşmesini önler ve ağrıyı ortadan kaldırır. %90 başarıyla cerrahi, bacak ağrısını düzeltir. Bel ağrısında daha az etkilidir. Cerrahi dışı tedaviler içinde kısa süreli istirahat, antienflamatuar ilaç tedavisi, analjezikler, fizik tedavi, epidural steroid enjeksiyonu bulunur. Yatak istirahati çok uzun süreli olmamalıdır. Çünkü eklem ve kaslarda tutulmaya neden olur. Egzersizler genelde bele yük vermeyen tarzda olmalıdır. Cerrahi tedavinin amacı disk ve sinirdeki irritasyonu azaltmak ve hastanın fonksiyonlarını geri getirmektir. Bu çoğu hastada organize bir programla sağlanabilir. Bunların haricinde ultrason, elektik uyarı, sıcak ve soğuk uygulama, masaj gibi tedaviler ağrıyı ve kas spazmını çözmek için uygulanabilir. Bazen bel korsesi kullanımı da önerilebilir. Manipülasyon fıtığı daha da kötüleştirebileceği için önerilmez. İlk zamanlarda yumuşak germe egzersizleri ve duruş değişiklikleri önerilir. Ağrı azaldıkça esneklik, kuvvet sağlamak için daha kapsamlı ve zor egzersizlere geçilir. Bu egzersizleri evde de uygulamak tedavinin önemli bir parçasıdır. Bu egzersizler ilerisi için hastanın yaşam biçimi olmalıdır.
Ağrı için kullanılan medikasyona analjezi denir. Çoğu ağrı aspirin, antienflematuar, aseteminofen gibi ilaçlarla geçer. Eğer ağrı devam ederse narkotik analjezikler kullanılabilir. Bazen kas gevşeticiler de kullanılabilir. Bu ilaçlar sadece önerilen dozda alınmalıdır ve yan etkilerinin olduğu unutulmamalıdır. Non steroidal antienflamatuar ilaçlar ağrıyı kestiği gibi fıtıklaşmadan kaynaklanan ödem ve enflemasyonu da giderir. Bu ilaçlar içinde aspirin, ibuprofen, naproxen bulunur. Bu ilaçlar, mide sorunlarına özellikle mide kanamasına yol açabilir ve doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Güçlü antienflematuar özelliklerinden dolayı steroidler çok şiddetli bel ve bacak ağrılarında kullanılabilir. Bu ilaçların da yan etkileri unutulmamalıdır. Ayrıca ciddi ağrılarda epidural enjeksiyon ya da sinir blokları uygulanabilir. Lokal anestetiklerin hassas noktalara uygulanması da ayrı bir metottur. Bunlar ağrılı yumuşak dokuya, omurga boyunca uzanan kaslara uygulanabilir.
Cerrahinin amacı ağrıya ve güçsüzlüğe neden olan fıtıklaşan diskin sinire olan irritasyonunu ortadan kaldırmaktır. En sık uygulanan yöntem diskektomi ya da parsiyel diskektomidir. Bu metotla fıtıklaşan disk parçası çıkarılır. Bazen diski net görebilmek için diskin arkasındaki kemik olan lamina çıkarılır. Bu kemik çıkarımı minimal (hemi-laminatomi) yada geniş (hemi-laminektomi) olabilir. Bazı cerrahlar endoskop yada mikroskop kullanabilir. Diskektomi lokal, spinal yada genel anestezi altında yapılabilir. Hasta operasyon masasına yüz üstü yatırılır. Fıtıklaşan disk üzerinden küçük bir kesi yapılır ve omurlar arasındaki kaslar kemikten ayrıştırılır. Basıya uğramış siniri görebilmek için bir parça kemik çıkarılabilir. Sinire bası kalkana kadar fıtıklaşan disk ve gevşek parçalar temizlenir. Herhangi bir kemik çıkıntısı varsa onlarda alınır. Genelde bu operasyonda çok az kanama olur.
‘Mikrodiskektomi’ işlemi, hastaların iyileşme ve sosyal yaşama dönüş sürelerini kısaltması sayesinde, bel fıtığı ameliyatlarında sıkça başvurulan bir yöntemdir. Bu yöntem sayesinde sadece 1,5-2 cm'lik bir kesi yapılmakta ve ameliyat sonrası cilt yüzeyine dikiş atılmamaktadır. Ameliyatın gelişmiş mikroskoplar altında yapılması, ameliyat bölgesindeki sinirlerin 25-40 kat büyütülerek görülmesini sağlamakta; böylece sinirlerin hasar görme riski son derece azalmaktadır.
Toplumda yaygın olan, bel fıtığı ameliyatlarının riskli olduğuna dair inanç son derece yanlıştır. Çünkü hastalar bu ameliyattan sonra eski yaşam kalitesine kolaylıkla geri dönebilmektedirler. Bu yöntem sayesinde hastalar ameliyat olduktan 6-7 saat sonra yürüyebilmekte, ameliyat oldukları gün taburcu olabilmektedir. Hastalar, 7-10 gün sonrasında ise günlük yaşama tamamen dönüş sağlanabilmektedir.
Çok nadir olarak büyük parça fıtıklaşma mesane ve bağırsakları kontrol eden sinirlere bası yaparak bunların fonksiyonlarını bozabilir. Buna genital bölgede uyuşukluk ve his kaybı eşlik edebilir. İşte bu durumun gelişmesi durumunda acil olarak doktorunuza haber vermelisiniz.