Yaşam boyunca belirli aralıklarla kendimize doğrudan sorduğumuz ya da dolaylı olarak anlamaya çalıştığımız insanlık hallerinden birisidir mutlu olmak.
Mutluluğun nasıl yorumlandığı oldukça önemli. Mutluluğu hayattaki isteklerin eksiksiz ve tam da düşlendiği haliyle gerçekleşmesi olarak algılanması kişilerin gerçek dışı bir hedef belirlemesine ve dolayısıyla gerçekleştirmesi mümkün olan deneyimlerden de umudunu azaltarak, kendisini mutsuz hatta depresif hissetmesine sebebiyet verebilmektedir.
Mutlu hissedebilmenin yolları çeşitli olsa da bu yazıda “hayatta var olabilmek” yani “eylem” kavramından mutluluğu ele almak yerinde olacaktır. “Mutluluk”, “hayatta var olabilmek” ve “eylem” birbirleriyle ilişki haldedir. Bu kelimeleri duyduğumuzda aklımıza yüksek düzey performans gerektirecek uğraşlar algısından uzaklaşmak mutluluğu bizlere daha da yakınlaştıracaktır. Yaşam yolculuğunda dengede, sakin, güvende, güçlü yönlerimizin farkındalığında hissedebilmek amacı daha gerçekçi bir başlangıç olacaktır.
Zihin ve beden birbiriyle ilişki içerisindedir. O nedenle bedenimizde hissettiğimiz gergin duyumlar da duygularımız hakkında bize bilgi verirler. Çeşitli yollardan ulaşılan duygusal zorluklara, keyifsiz hallere temas edebilmek ve bunları dönüştürebilmek için kendi kaynak listenizi oluşturarak günlük hayatınıza dahil etmek pratik bir yöntem olacaktır. Kaynaklarımız iç ve dış kaynaklar olarak ikiye ayrılmaktadır:
İç kaynaklarımız, kendimizin emeğiyle ortaya çıkan ve o uğraş içerisindeyken bize iyi geldiğini fark ettiğimiz kaynaklarımızdır. Örneğin: Resim yapmak, örgü örmek, spor yapmak, gitar çalmak, kendimizde memnun olduğumuz kişilik özelliklerimiz (yardımsever olmak, çözüm odaklı olmak), cilt bakımı yapmak...
Dış kaynaklarımız ise, dışarıda var olan ya da bir başkasının ürettiği bir şeyden yararlanmamız halinde bize iyi hissettiren kaynaklardır. Örneğin: Maç seyretmek, evcil hayvanımız, yakınlarımızla sohbet etmek, müzik dinlemek...
Sizlerde kendi kaynaklarınızı oluşturarak size iyi gelen destek unsurlarınızı belirleyerek, kaynağınıza yönelmeden önceki duygunuzla ve yöneldikten sonraki duygunuzda oluşan dönüşümü fark etme deneyimine ulaşabilirsiniz.
Mutluluk anlık değil, yaşam sürecinin genel halidir. Andaki rahatsızlıklarımız, kontrolümüzü kaybettiğimizi hissetmek, anlaşılmadığımızı düşünmek, tüm inişli ve çıkışlı haller bütünün bir parçasıdır. Bütünün, kişi için olabildiğince daha işlevsel olabilmesi adına bu dönemeçleri belirtiler olarak düşünebiliriz. Bu belirti ve sinyaller sonrası kendimize “ şu an neye ihtiyacım var?” sorusu sormak yerinde olacaktır. Bu soru kaynaklarınızı kullanmayı, zenginleştirmeyi sağlayacağı gibi belki de uzman desteği gerekliliğine yönlendirecektir. Yaşamın içerisinde insanlar, koşullar ve durumlar kendi içinde eksiklikleriyle vardır. Üstelik insan her şeye yetebilen bir canlı olmamasından dolayı çeşitli kaynaklardan destek alarak, yaşamı daha kaliteli hale getirebilmesi mümkün. Herkese güçlü yönleriyle tanıştığı, sakin, dengede, güvende, önemli, değerli ve dolayısıyla psikolojik iyi oluşu hissedebildiği yaşam yolculuğu dinlerim.