Diabetes Mellitus
ya da şeker hastalığı, insülin salınımı, insülin etkisi veya bu faktörlerin her
ikisinde de bozukluk olması sonucunda ortaya çıkan kan glukozu (şeker)
yüksekliği ile karakterize kronik metabolik bir hastalıktır.
Şeker hastalığının ortaya çıkma sıklığı giderek artmakta olup Dünya Sağlık
Örgütü’nün tahminlerine göre 2025 yılı itibariyle dünya genelinde 300 milyon
şeker hastası olacağı tahmin edilmektedir.
Şeker hastalığı, büyük ve küçük damarları
etkileyecek düzeyde hastalıklara yol açmakta, kalp krizi, inme, böbrek
yetmezliği, diyabetik retinopati ya da şeker hastalığına bağlı göz ağ tabaka
tutulumu, nöropati (sinir hastalığı) gibi birçok probleme neden olmaktadır. Diyabetik
retinopati, küçük damarsal değişikliklere bağlı, tedavi edilebilir, kronik bir
hastalıktır.
Diyabetin tedavi ve takibinde son yıllarda
meydana gelen gelişmelere rağmen diyabetik retinopati halen önlenebilir görme
kaybı nedenlerinin en önde gelen sebeplerinden biridir. Diyabetin süresi diyabetik retinopati
gelişimindeki en önemli risk faktörlerindendir. Yirmi yıldan uzun süreli tip 1
şeker hastalığı tanısı olan hastaların yaklaşık olarak tamamında, tip 2 şeker
hastalığı tanısı olan hastaların % 60’ ından fazlasında diyabetik retinopati
gelişmektedir.
En sık olarak:
-Göz arkasındaki damarlarda
genişlemeler,
-Küçük kanamalar,
-Görme azalması,
-Nesnelerin çarpık görülmesi,
-Uçuşmalar,
-Görme alan kaybı
-Gece görüşte azalma gibi şikayetler
görülebilmektedir.
Tedavide öncelikle dahili branşlarla
koordine olarak kan şekeri düzenlenmesi, metabolik hastalıkların kontrolü,
hedef HbA1c (3 aylık kan şekeri) değerinin tutturulması (% 6 ve altı) şeklinde
yaşam tarzı değişiklikleri uygulanır. Diyabetik retinopati tedavisi üçüncü
basamak merkezlerde lazer , göz içi enjeksiyon ve cerrahi (vitrektomi) şeklinde
gerçekleştirilebilmektedir. Bazı hastalarda göz sıvısı içine kanama meydana
geldiğinde 6 aya kadar bol sıvı alınması ve baş dik pozisyonda yatarak
müdahalesiz takip yapılabilmektedir.
Hastaların ilk göz muayenesinin hemen şeker hastalığı tanısını mütakiben
yapılması, normal göz arkası özellikleri varsa senede bir, hafif göz arkası
etkilenme bulguları varsa 6 ayda bir ve çok daha ciddi bulguların varlığında
ayda bire kadar sık kontrol önem arzetmektedir.